Kayıtlar

Temmuz, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dedem Ve..

Resim
Yusuf kuyuya atıldığında derinleşen mana  Ne kadar derine inerse o kadar göğe eriyor Ardımız sıra dizilen ezan sesleri kayboluyor her vuruşunda ökçesine bir askerin kel adamlar ve seyrelen saflar dedeme gazyağının nasıl koktuğunu anımsatıyor Zemheride terleyen dedem  şimdilerde ona karakış derler  Bilmezdi eski zamanlarda yok ne demek Çünkü yokluktan geldi Yok onun için göz yaşıyla ıslanmış bir mendil Sevdiğinin mezarını kendi eliyle sildiği  bir mermerdi Ağıt yakmazdı ama haykırırdı Sen ey sağır hayatların felçli elleri Çıkar kuyundaki hakikati Yapıştır alnımızın en okunaklı yerine. İbrahim Kavas Meram / Konya

Romalı İki Savaşçının Kalkanı Değil

Resim
  Romalı iki savaşçının kalkanı değil  güneşin ışınlarını aya yansıtan Semerkanttaki iki dilencinin tası değil Harap sebilden köpeğin su içtiği Uzun ve kalın botlara bak  Bayağı askerlerin giydiği Gök yıldızının kara pürüzlü yüzeyi Ey sıcak vuruşların enli erleri yüzünüzü buruşturan ekşi erikler değil sıcak vuruşların, vuruluşların  nereden geldiği belli olmayan kurşunla ölmek  Faili meçhul cinayete gitmek gibi Hepimiz kurşun atıyoruz  Ama hangileri düşman safına düşüyor Hepimiz düşmana kurşun atıyoruz Ama hangileri safralarını deşiyor Hepimiz hain düşmana kurşun atıyoruz Hangimiz hıyanetlerinin ortağı değil Taze ölümlerin açtığı baharı Çürümüş bedenlerin kapattığı kar Rahat bir nefes almanızı sağlıyor Birileri açarken toprağın bağrında Ötekiler saklanıyor öteden beri  beton toprakların tahtında Romalı iki savaşçının kalkanı değil Güneş ışınlarını aya yansıtan Senin parlayan bedenindir kardeşim Vur ki gök kubenin yıldızları yere dökülsün Vur ki deniz yıldızları karaya vursun Senin parl

Yolda Rûya

Resim
  "Çarşulardan geçtim" bir eski zamandı Ayaklarımda tarihin tozu yüreğimde feza Bir çığırtkandır bağırır; 'ed-dükkânu lil-isti'car' Tevakkuf ettim önünde dedim eski zamandır. Kiralamaya bu dükkanı acep bende sikke var mıdır Karıştırdım cebimi üç beş metal çınladı Uzattım vermek için dedi bir garip zamandır Dükkanı kiralamaya acep malın var mıdır Dedim önce dükkanı halledeyim sonra mal hazır durur Dedi fani zamandır dünyalık çabuk geçip durur Ve dedi Kervan ilk cenuptan hayli uzaktır. Yetişmeye acep tayyi mekan var mıdır? Dedim bir acaib zamandır istimale acep bir uçan halı var mıdır Dedi bu bir rüyadır tahakkuku için sende uyku var mıdır Dedim ne rüyaya ne de hayale bende göz vardır Ve dedim bir garip yolcuyum himmeti ile gezerim Evliya çelebi nam zatı muhteremin Dedi bir garip zamandır himmete nail olan pek nadir adamdır Dedim zümrüdü ankanın bende yeri varmıdır Dedi anka bir kuştur pek çok yeri vardır Dedim bizde durak var mıdır Dedi sen de yürek var mıdır? Ay