Kayıtlar

Haziran, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

New World Mezarlığı

Resim
  "Burnunu hiç beğenmiyordu onu estetik cerrahinin özenli eline bıraktı. Ruhunu hiç beğenmiyordu" onu materyalizmin mekanik ellerine bıraktı. Aklını hiç beğenmiyordu onu delilerin ahenksiz ellerine bıraktı. Saatini hiç beğenmiyordu onu anı yaşayanların günahkar ellerine bıraktı. Sağlığını hiç beğenmiyordu onu virüsün kirli ellerine bıraktı. Dilini hiç beğenmiyordu onu kurumun uyduruk ellerine bıraktı. Yüzünü hiç beğenmiyordu onu makyözün maskeli ellerine bıraktı. Sanatını hiç beğenmiyordu onu Batı'nın mitolojik ellerine bıraktı. Dinini hiç beğenmiyordu onu sekülerizmin yapmacık elllerine bıraktı. Kendisini hiç beğenmiyordu onu küfrün kıyıcı elllerine bıraktı ve öldü. Ölü makyajı yaptılar, dudağını ıslattılar ve yapay çiçeklerle süslediler sonrada tıngırtılar eşliğinde New World mezarlığına defnettiler. Yazan: Ömer Talha Meram/Konya

Gece ve Sessizlik

Resim
gece sessizliğiyle gökdeleni dinlendirirken  sevinçler bulanık yaşanır sokaklarda lambanın karanlık saçan camından gökdelen geceyi sessizliğiyle ağırlarken üzüntüler gayet açıktır karanlığın ışık saçan mahzeninden sessizlik geceyi delerken göklerde mutluluktan yarasalar çatlar gökler sessizliği geceyle örterken acılar sadece dağılır sokaklar bulanıklaştırırken üzüntüleri sevinçler gayet açıktır git geceye karış karanlıklardan geç  ve delerek böğrümü temizle hüzün kusan yarasalardan. Yazan: Ömer Talha Meram / Konya

Neden Düşeriz, Bruce?

Resim
  “ Batman Başlıyor ” konu olarak süper kahraman filmleri arasında yer alsa ve hayali bir şehir olan Gotham’da geçse de, bu türde yapılmış en gerçekçi ve gerçek konuları tema edinen filmlerden biri. Küçük Bruce Wayne’in bahçesindeki yarasa dolu bir kuyuya düşmesiyle başlayan film ilk kez burada bizi korku temasıyla karşılıyor. “ Her canlı bir şeylerden korkar, özellikle korkunç olanlar ” Peki korkularımızın sesini dinleyip o kutuya hiç dokunmamalı mıyız? Bruce Wayne bir tiyatro çıkışında anne ve babası gözü önünde öldürüldüğünde içinde büyüyen öfke , karakterin ilerleyen süreçte başkalarının korkularını kontrol edebilmek için kendi korkularının iplerini ele geçirmesine yol açar. Adaletsizlik ve suçla bu ilk ve acı karşılaşmasından sonra uzun bir yolculuğa çıkar. Çaresizliği, yoksulluğu ve insanları suça iten diğer duyguları anlamak için suçlularla beraber yaşar “ Çünkü insan en çok bilmediğinden korkar. ” Bu günlerde ölmemek için hırsızlık yaptığında, doğru ile yanlış arasındaki çizgin

Muhtelif Yazılar

Resim
  Muhtelif Yazılar --- Gerçeği görmek yerine gösterilenin gerçek olduğunu zannetmekle meşgulüz. Medya, bu meşguliyetin en müşahhas örneği. Yanılsamanın yadsınmadığı toplumda her beyin manipülasyona açıktır. Reklamdan kurtulmak için filme ara vermek zorundayız. Ancak bu pek azımızın tercih etmeye cesaret edebileceği bir keyfiyyet . Yabancı kelimeler ve ucube sesler arasında kaybolduk. Her yerde aynı reklam. Her şarkıda aynı fısıltı. Reklam panoları arasında güç bela bulduğumuz hep aynı sinema. Mısıra gerek yok, insan patlamaya hazır --- Ben artık doğal olmayan kasvetli bir renk kombinasyonuyum. Çünkü bu dünyada güzellik, iyilik ve uyum yok. Her şey kötülüğe, toplumun insanlıktan çıkarılmasına teslim oldu. Nihai bir iç gerilimin anını göstermek için hayatımın renksiz tarafındaki hislere sığınıyorum. Dünyanın trajik gerçekliğine ve kendi sonuna giden çılgınlığına tepkiliyim. Yağmur ayinleri dışa vurduğum kara mizahı silmek için var. Soluk benizli değilim ama yüzümün yorgun olduğunu inka

Müselsel Hikâye Denemeleri; Kötülüğe Bir Kefen

Resim
  —1 Non steril diye niteleyebileceğimiz hayatlar yaşamakta olan üç adama hayretle bakan adam, bakışını çevirdiğinde başka başka kirlerle kararmış yüzlere dopdolu sövmek istedi. Ağzını kıpırdattı fakat ses çıkmadı. Dilin düğümlenmesinden farklı bir şeydi bu. Kafasını çalkalar bir edayla sağa sola çevirdi ve kendine geldi. Bu adamlara herhangi bir harfin ağızdan çıkması tesir eder miydi? Aklına gelen ilk fikri icraate sokmaya koyuldu. Steril bir eldiven giydi ama amacı faili meçhul bir dayak değildi. Sadece adamları temiz dövmek istiyordu. Yumruğunu sıktı yeterince sertti. İlk yumruğu kime geçireceğini seçmek için şöyle bir dikkat kesildi. Sağdakinde karar kıldı. Çünkü bu adam salt suçtu. İyi olan herşey yanından teğet geçmiş gibiydi. Adama yaklaştı ve yumruğunu kaldırdı.. —2 İçinden bir ses.. "Sen misin kâinatın hakimi?" diye sormadan edemiyordu. Kanı o kadar kaynamışken, kaynadıkça beynine kan sıçramışken nasıl bir sualdi ki bunca güçlü hislerini bir celsede hiçliğe çıka

Anlatılıyor

Resim
  Bir yeşil ata binen bal porsuğunun Sinsice hayatta kalması Zoraki zorbalık saplansa yüreğine atın, porsuk yine hayatta kalacak Bitmesin zaten nihayeti meçhul yaşamaların en korunaklı çehresi Çölün kavuruculuğu bir sukûneti ısıtıyor içimizde Ne acılar dayanabilir buna ne de sevinç gibi şeyler Tuhafı mı ne şiire benzer ne de bir kafiyeye uysun için Anlatılıyor Anlatılmaması için hiç bir sebep olmayan şeyler Evcilleştirilmiş bir aslan mısın ki daha iyi mısralar düzülsün sana Sen, ötekine yönelen sen, dişlerin nerede Niye gösteremiyorsun pençelerini düşman çehrelere Kelile ve Dimne'den bir masal mı anlatmalı sana Hâlbuki anlatılıyor Tûtinâme ve menâkıb-ı falan Göz yaşların mahcup, aktığı için Derin bir saygıyı hak etmek isterken Evet, ruhunun buna ihtiyacı var ister hakkı olan saygıyı Lakin sen buna hazır mısın? Yoksa bir yığın metafor bir yığın mecaz mı lazım Anlatılıyor Anlıyormusun yeşil atın neden seni oyaladığını Çadırlar dürülse üstüne Kıpırtı bir kıpırtı, kımıldama il

Ahver

Resim
  Boğuldu yüzme bilen kim varsa göz yaşında Gülüşünle gelen bahar çiçekleri soldurdu Siyah beyaz fotoğraflar basıldı  Sen gözünü kırptığın zaman Yağmurdan sonra çıkan güneş senin saçlarındı. Çocukların gök kuşağı diye işaret ettikleri senin gözlerin. Bundandır bütün çırpınışlara rağmen göz çukurundan çıkamayışım Denizin mavileştiği yerde yüreğimde beliren durgunluk Fırtınalar koparken ölümü karşılayan sükunet Ve beli bükük yaşlı bir adam, Rahatsız etti nazar boncuğu taşıyan kadınları. Okyanusların kavuştuğu deniz kurudu. Çöllere gömüldü derisi nemli balıklar.  Sen ayrıldın bu dünyadan ama kör olan benim gözlerimdi. o zaman anladım Tayfası isyan eden kaptan neden rüzgara hükmedemez Neden okunamaz gözlerin? Yazan: İbrahim Kavas Konya *Tüm hakları mahfuzdur.

Gazze Katliamı ve Simulakralar

Resim
  Gazze Katliamı Üzerine Baudrillardvari Düşünceler; İnsanlar TV'de Gazze katliamını herhangi bir tuvalet kağıdı reklamıyla aynı duyarsızlıkla izlediği ve TV'yi kapattıktan sonra Gazze katliamı onlar için bittiği sürece Gazze'yi kurtaramayız. Bir şeyleri görüntüden ve hayalden kurtarıp canlı hale getirmeliyiz. Baudrillard, Simulacres et Simulation(1981) kitabın da bu benzetmeyi yaklaşık iki milyon sivilin öldüğü Sudan iç savaşı için yapmıştı. İki milyon insanın ölümüne tepki gösteremeyen insanlık Gazze katliamına nasıl tepki göstersin? Baudrillard, her şeyin görüntülerden ibaret ve cansız olduğu bu evrene simülasyon evreni adını veriyor. Şu halde katliamlara tepki vermeyen biz sessiz yığınlar da simulakrlar olmuş oluyoruz. İnsanın "neden her şey hala yok olup gitmiyor" diye sorası geliyor. #HearGaza  #FreeGaza Ömer Talha. Meram / Konya

Bizim Hikayemiz

Resim
  Başkasının bize dair nazarı, hikayesi, anlatısı ille de bizim hikayemiz değil; bırakalım insanlar kendi hikayelerini yazsınlar. Onları bizimmiş gibi sahiplenip sevinmek veya kızmak yanlış. Sadece biz değil başkaları da bizimle sınanıyor. Biz de başkalarının hikayelerini yazıyoruz. Yazmasak bile kuruyoruz kafamızda. Önemli olan başka insanların hikayesinde menfi ya da müspet bir yerde olmak değil. Sevdiğiniz insanlarla kendi hikayemizin etrafında şekillendirmek olayları. Bırakın insanlar başkalarının hikayelerinin süslü kapakları ile oyalansınlar. Bizim hikayemiz iki kapak arasına sığmaz. Yayınevine ya da mürekkebe ihtiyaç duymaz. O zaten gitmesi gereken yere bizatihi ulaşmıştır.. İbrahim Kavas Meram / Konya

Sokak Satıcısı ve Zabıta

Resim
 Sokak Satıcısı ve Zabıta Şiirde zaruret sayılan bir şey nesirde hata sayılır. Ahmet Haşim bu konuyla ilgili "Şiir sıradan bir dil değildir. Şiir düzyazıya çevrilemeyen dildir." der. Yani şiir tek bir anlam ifade etmez, bir şey anlatmaz. Herkesin zihninde farklı tasavvurata şamil olan göreceli bir şeydir. Sevgi de biraz böyledir. Şiir kalbe benzer, nesir ise daha çok akılla ilgilidir. Kalp, zorunlu olarak sevgiyi arar. Sevgiyi hizaya çekmek, ona nizam kazandırmak için bir takım tasarruflarda bulunur. Hedefine ulaşmak için tüm yolları dener. Realiteyle ilgilenmez. Aklın kurallarını yok sayar. Bir bakıma kalp sevileni aslına dündürür yani kendisine benzetir. Akıl ise muhafazakardır. Mevcut düzeni korur ve devam ettirmeye çalışır. Onun nazarında her şey bir nizam ve intizam içinde olmak zorundadır. Hiçbir şeyi aslına döndürmez veya onu bir şeye benzetmez. Çünkü o, düzenin bizatihi kendisidir. Mantıksal açıdan düşünür, karmaşık değildir. Alengirli yollara sapmaz. Kalbin yolları ç

Şair Cesedi

Resim
  --- Kelimelerden yapılmış bina çöktü birden belediye arabasıyla taşıdılar şair cesedini kum çimento, çakıl ve aşk ile kutsanmış su betonu parçaladı artık şairin bedeni nüktesi eksik bir şiire benziyor iş makinelerini izleyen meraklı gözlerde kaybolan haykırışlar dolanıyor yıkılıyor ucundan tuttuğum herşey gibi şiir.  herkes şairin gidişine ağlıyor oysa enkaz altında kalan benim.. İbrahim Kavas Konya

Paradoks ve Aforizma Üzerine Bir Deneme

Resim
  Paradoksal olanın cazibesine kapılıyoruz. Sözün iki ucunun ayrılışı ya da birleşmeyişi tesir ediyor. Aforizmalar da aynı şekilde bir içinden çıkamadığımız bir dairenin içindeymişiz izlenimi veriyor. Özlülük, çarpıcılık ve aykırılık arasındaki gerginlik bunlar karşında bir titremeye neden oluyor. Cümlenin aforganizması¹: Bazıları çok kapalı "Gerçeğe bir son veren şey gerçekten daha gerçek gibi görünen şeydir." Bazıları çok açıklayıcı "Hz. Ali mutlaka haklı idi Hz. Muaviye ise haksız değildi." Bazıları çok bayağı "Ufalanıp dökülen ufalanıp dökülür, ama yok edilemez." Bazıları çok felsefi "Her şeyi vaad etmek hiçbir şeyi vaat etmemek demektir." "Şey" ortak belirsizlik mefhumu olduğunda 'her' ve 'hiç' arasında kurulan cümle mıknatıs etkisi yapıyor; önce çekip sonra itiyor. Olumlunun olumsuzlanması yada olumsuzun olumlumlulanması. Olumlunun daha fazla olumlulanması yada olumsuzun daha fazla olumsuzlanması da aynı şekilde pa

Mâ Ejmelehâ

Resim
  Divan kuruldu dostlar hazır mecliste Döşekler rahat postlar oturaklı Üçgen kubbesi parıldıyor çadırın Bu ne biçim halı Üzerinde ejderhalar raks ediyor Çift başlı kartal çift başlı herhangi bir şey kadar güzel duruyor Çiçekler çiçeklerin zarafetine bir ahenk katıyor Sarı yeşil mor ve kırmızı Göz hafif gezdiği zaman üzerinde televizyonu andırıyor Rüzgarın çiçekleri salladığını görüyorsun Büklüm büklüm ejderhalar alevleşiyor. Sanki kısa bir film nakşedilmiş halıya birbirine zıt motiflerle geyik ve kurt yanyana gelmiş Hayali ve gerçek Ejderha ve çiçek Hayali olan en çizgisel şekliyle orada Çiçek ise canlı koparılabilecek kadar Bu dengeyi kurmuş ip ve iğne tutan eller Ejderhalar çekilin kenarıya atlılar geçsin Ok atmak için yaban geyiklerine Saray köpekleri kurtları ürkütsün Hırıltılı havhavlar ile Üçgen altıgen yıldız altıgen Ardısıra dizilmiş uçları bükülmüş eğilmiş şekiller Yalnızca üzerlerine basılsın diye yapılmış olamaz Hikaye var halıda sır halinde gizlenmiş resimlerin altında