Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sen ve ben, hâlâ iki aşık

Resim
  "Sen ve ben, yeniden doğacağız Gelecekte başka bir yer başka bir zamanda Hindu kardeşlerimizin tüm söyledikleri doğruysa Uçan nesneler çağında Sen ve ben, hâlâ iki aşık Ve birbirimize diyeceğiz ki O zaman da seni seviyordum şimdi de seviyorum Çünkü yine eğlenceyi bulacağız Yine görkemli kumarhaneleri gezeceğiz Yine aya uçuracaksın beni Belki de beni uçurduğun o ay Phobes  veya deimos olacak Riger 9 yıldızından medyum kurtçuklar Yaptığımız her şeyi kontrol edecekler Önceden yaşadığımızı düşünmemizi sağlayacaklar 3010 yılında tıpkı 1962 gibi Fazla bir değişiklik bekleme, dostum O zaman da böyleydi, şimdi de" Futurama: Into the Wild Green Yonder edit: omertalha

Dedem Ve..

Resim
Yusuf kuyuya atıldığında derinleşen mana  Ne kadar derine inerse o kadar göğe eriyor Ardımız sıra dizilen ezan sesleri kayboluyor her vuruşunda ökçesine bir askerin kel adamlar ve seyrelen saflar dedeme gazyağının nasıl koktuğunu anımsatıyor Zemheride terleyen dedem  şimdilerde ona karakış derler  Bilmezdi eski zamanlarda yok ne demek Çünkü yokluktan geldi Yok onun için göz yaşıyla ıslanmış bir mendil Sevdiğinin mezarını kendi eliyle sildiği  bir mermerdi Ağıt yakmazdı ama haykırırdı Sen ey sağır hayatların felçli elleri Çıkar kuyundaki hakikati Yapıştır alnımızın en okunaklı yerine. İbrahim Kavas Meram / Konya

Romalı İki Savaşçının Kalkanı Değil

Resim
  Romalı iki savaşçının kalkanı değil  güneşin ışınlarını aya yansıtan Semerkanttaki iki dilencinin tası değil Harap sebilden köpeğin su içtiği Uzun ve kalın botlara bak  Bayağı askerlerin giydiği Gök yıldızının kara pürüzlü yüzeyi Ey sıcak vuruşların enli erleri yüzünüzü buruşturan ekşi erikler değil sıcak vuruşların, vuruluşların  nereden geldiği belli olmayan kurşunla ölmek  Faili meçhul cinayete gitmek gibi Hepimiz kurşun atıyoruz  Ama hangileri düşman safına düşüyor Hepimiz düşmana kurşun atıyoruz Ama hangileri safralarını deşiyor Hepimiz hain düşmana kurşun atıyoruz Hangimiz hıyanetlerinin ortağı değil Taze ölümlerin açtığı baharı Çürümüş bedenlerin kapattığı kar Rahat bir nefes almanızı sağlıyor Birileri açarken toprağın bağrında Ötekiler saklanıyor öteden beri  beton toprakların tahtında Romalı iki savaşçının kalkanı değil Güneş ışınlarını aya yansıtan Senin parlayan bedenindir kardeşim Vur ki gök kubenin yıldızları yere dökülsün Vur ki deniz yıldızları karaya vursun Senin parl

Yolda Rûya

Resim
  "Çarşulardan geçtim" bir eski zamandı Ayaklarımda tarihin tozu yüreğimde feza Bir çığırtkandır bağırır; 'ed-dükkânu lil-isti'car' Tevakkuf ettim önünde dedim eski zamandır. Kiralamaya bu dükkanı acep bende sikke var mıdır Karıştırdım cebimi üç beş metal çınladı Uzattım vermek için dedi bir garip zamandır Dükkanı kiralamaya acep malın var mıdır Dedim önce dükkanı halledeyim sonra mal hazır durur Dedi fani zamandır dünyalık çabuk geçip durur Ve dedi Kervan ilk cenuptan hayli uzaktır. Yetişmeye acep tayyi mekan var mıdır? Dedim bir acaib zamandır istimale acep bir uçan halı var mıdır Dedi bu bir rüyadır tahakkuku için sende uyku var mıdır Dedim ne rüyaya ne de hayale bende göz vardır Ve dedim bir garip yolcuyum himmeti ile gezerim Evliya çelebi nam zatı muhteremin Dedi bir garip zamandır himmete nail olan pek nadir adamdır Dedim zümrüdü ankanın bende yeri varmıdır Dedi anka bir kuştur pek çok yeri vardır Dedim bizde durak var mıdır Dedi sen de yürek var mıdır? Ay

New World Mezarlığı

Resim
  "Burnunu hiç beğenmiyordu onu estetik cerrahinin özenli eline bıraktı. Ruhunu hiç beğenmiyordu" onu materyalizmin mekanik ellerine bıraktı. Aklını hiç beğenmiyordu onu delilerin ahenksiz ellerine bıraktı. Saatini hiç beğenmiyordu onu anı yaşayanların günahkar ellerine bıraktı. Sağlığını hiç beğenmiyordu onu virüsün kirli ellerine bıraktı. Dilini hiç beğenmiyordu onu kurumun uyduruk ellerine bıraktı. Yüzünü hiç beğenmiyordu onu makyözün maskeli ellerine bıraktı. Sanatını hiç beğenmiyordu onu Batı'nın mitolojik ellerine bıraktı. Dinini hiç beğenmiyordu onu sekülerizmin yapmacık elllerine bıraktı. Kendisini hiç beğenmiyordu onu küfrün kıyıcı elllerine bıraktı ve öldü. Ölü makyajı yaptılar, dudağını ıslattılar ve yapay çiçeklerle süslediler sonrada tıngırtılar eşliğinde New World mezarlığına defnettiler. Yazan: Ömer Talha Meram/Konya

Gece ve Sessizlik

Resim
gece sessizliğiyle gökdeleni dinlendirirken  sevinçler bulanık yaşanır sokaklarda lambanın karanlık saçan camından gökdelen geceyi sessizliğiyle ağırlarken üzüntüler gayet açıktır karanlığın ışık saçan mahzeninden sessizlik geceyi delerken göklerde mutluluktan yarasalar çatlar gökler sessizliği geceyle örterken acılar sadece dağılır sokaklar bulanıklaştırırken üzüntüleri sevinçler gayet açıktır git geceye karış karanlıklardan geç  ve delerek böğrümü temizle hüzün kusan yarasalardan. Yazan: Ömer Talha Meram / Konya

Neden Düşeriz, Bruce?

Resim
  “ Batman Başlıyor ” konu olarak süper kahraman filmleri arasında yer alsa ve hayali bir şehir olan Gotham’da geçse de, bu türde yapılmış en gerçekçi ve gerçek konuları tema edinen filmlerden biri. Küçük Bruce Wayne’in bahçesindeki yarasa dolu bir kuyuya düşmesiyle başlayan film ilk kez burada bizi korku temasıyla karşılıyor. “ Her canlı bir şeylerden korkar, özellikle korkunç olanlar ” Peki korkularımızın sesini dinleyip o kutuya hiç dokunmamalı mıyız? Bruce Wayne bir tiyatro çıkışında anne ve babası gözü önünde öldürüldüğünde içinde büyüyen öfke , karakterin ilerleyen süreçte başkalarının korkularını kontrol edebilmek için kendi korkularının iplerini ele geçirmesine yol açar. Adaletsizlik ve suçla bu ilk ve acı karşılaşmasından sonra uzun bir yolculuğa çıkar. Çaresizliği, yoksulluğu ve insanları suça iten diğer duyguları anlamak için suçlularla beraber yaşar “ Çünkü insan en çok bilmediğinden korkar. ” Bu günlerde ölmemek için hırsızlık yaptığında, doğru ile yanlış arasındaki çizgin

Muhtelif Yazılar

Resim
  Muhtelif Yazılar --- Gerçeği görmek yerine gösterilenin gerçek olduğunu zannetmekle meşgulüz. Medya, bu meşguliyetin en müşahhas örneği. Yanılsamanın yadsınmadığı toplumda her beyin manipülasyona açıktır. Reklamdan kurtulmak için filme ara vermek zorundayız. Ancak bu pek azımızın tercih etmeye cesaret edebileceği bir keyfiyyet . Yabancı kelimeler ve ucube sesler arasında kaybolduk. Her yerde aynı reklam. Her şarkıda aynı fısıltı. Reklam panoları arasında güç bela bulduğumuz hep aynı sinema. Mısıra gerek yok, insan patlamaya hazır --- Ben artık doğal olmayan kasvetli bir renk kombinasyonuyum. Çünkü bu dünyada güzellik, iyilik ve uyum yok. Her şey kötülüğe, toplumun insanlıktan çıkarılmasına teslim oldu. Nihai bir iç gerilimin anını göstermek için hayatımın renksiz tarafındaki hislere sığınıyorum. Dünyanın trajik gerçekliğine ve kendi sonuna giden çılgınlığına tepkiliyim. Yağmur ayinleri dışa vurduğum kara mizahı silmek için var. Soluk benizli değilim ama yüzümün yorgun olduğunu inka

Müselsel Hikâye Denemeleri; Kötülüğe Bir Kefen

Resim
  —1 Non steril diye niteleyebileceğimiz hayatlar yaşamakta olan üç adama hayretle bakan adam, bakışını çevirdiğinde başka başka kirlerle kararmış yüzlere dopdolu sövmek istedi. Ağzını kıpırdattı fakat ses çıkmadı. Dilin düğümlenmesinden farklı bir şeydi bu. Kafasını çalkalar bir edayla sağa sola çevirdi ve kendine geldi. Bu adamlara herhangi bir harfin ağızdan çıkması tesir eder miydi? Aklına gelen ilk fikri icraate sokmaya koyuldu. Steril bir eldiven giydi ama amacı faili meçhul bir dayak değildi. Sadece adamları temiz dövmek istiyordu. Yumruğunu sıktı yeterince sertti. İlk yumruğu kime geçireceğini seçmek için şöyle bir dikkat kesildi. Sağdakinde karar kıldı. Çünkü bu adam salt suçtu. İyi olan herşey yanından teğet geçmiş gibiydi. Adama yaklaştı ve yumruğunu kaldırdı.. —2 İçinden bir ses.. "Sen misin kâinatın hakimi?" diye sormadan edemiyordu. Kanı o kadar kaynamışken, kaynadıkça beynine kan sıçramışken nasıl bir sualdi ki bunca güçlü hislerini bir celsede hiçliğe çıka

Anlatılıyor

Resim
  Bir yeşil ata binen bal porsuğunun Sinsice hayatta kalması Zoraki zorbalık saplansa yüreğine atın, porsuk yine hayatta kalacak Bitmesin zaten nihayeti meçhul yaşamaların en korunaklı çehresi Çölün kavuruculuğu bir sukûneti ısıtıyor içimizde Ne acılar dayanabilir buna ne de sevinç gibi şeyler Tuhafı mı ne şiire benzer ne de bir kafiyeye uysun için Anlatılıyor Anlatılmaması için hiç bir sebep olmayan şeyler Evcilleştirilmiş bir aslan mısın ki daha iyi mısralar düzülsün sana Sen, ötekine yönelen sen, dişlerin nerede Niye gösteremiyorsun pençelerini düşman çehrelere Kelile ve Dimne'den bir masal mı anlatmalı sana Hâlbuki anlatılıyor Tûtinâme ve menâkıb-ı falan Göz yaşların mahcup, aktığı için Derin bir saygıyı hak etmek isterken Evet, ruhunun buna ihtiyacı var ister hakkı olan saygıyı Lakin sen buna hazır mısın? Yoksa bir yığın metafor bir yığın mecaz mı lazım Anlatılıyor Anlıyormusun yeşil atın neden seni oyaladığını Çadırlar dürülse üstüne Kıpırtı bir kıpırtı, kımıldama il

Ahver

Resim
  Boğuldu yüzme bilen kim varsa göz yaşında Gülüşünle gelen bahar çiçekleri soldurdu Siyah beyaz fotoğraflar basıldı  Sen gözünü kırptığın zaman Yağmurdan sonra çıkan güneş senin saçlarındı. Çocukların gök kuşağı diye işaret ettikleri senin gözlerin. Bundandır bütün çırpınışlara rağmen göz çukurundan çıkamayışım Denizin mavileştiği yerde yüreğimde beliren durgunluk Fırtınalar koparken ölümü karşılayan sükunet Ve beli bükük yaşlı bir adam, Rahatsız etti nazar boncuğu taşıyan kadınları. Okyanusların kavuştuğu deniz kurudu. Çöllere gömüldü derisi nemli balıklar.  Sen ayrıldın bu dünyadan ama kör olan benim gözlerimdi. o zaman anladım Tayfası isyan eden kaptan neden rüzgara hükmedemez Neden okunamaz gözlerin? Yazan: İbrahim Kavas Konya *Tüm hakları mahfuzdur.

Gazze Katliamı ve Simulakralar

Resim
  Gazze Katliamı Üzerine Baudrillardvari Düşünceler; İnsanlar TV'de Gazze katliamını herhangi bir tuvalet kağıdı reklamıyla aynı duyarsızlıkla izlediği ve TV'yi kapattıktan sonra Gazze katliamı onlar için bittiği sürece Gazze'yi kurtaramayız. Bir şeyleri görüntüden ve hayalden kurtarıp canlı hale getirmeliyiz. Baudrillard, Simulacres et Simulation(1981) kitabın da bu benzetmeyi yaklaşık iki milyon sivilin öldüğü Sudan iç savaşı için yapmıştı. İki milyon insanın ölümüne tepki gösteremeyen insanlık Gazze katliamına nasıl tepki göstersin? Baudrillard, her şeyin görüntülerden ibaret ve cansız olduğu bu evrene simülasyon evreni adını veriyor. Şu halde katliamlara tepki vermeyen biz sessiz yığınlar da simulakrlar olmuş oluyoruz. İnsanın "neden her şey hala yok olup gitmiyor" diye sorası geliyor. #HearGaza  #FreeGaza Ömer Talha. Meram / Konya

Bizim Hikayemiz

Resim
  Başkasının bize dair nazarı, hikayesi, anlatısı ille de bizim hikayemiz değil; bırakalım insanlar kendi hikayelerini yazsınlar. Onları bizimmiş gibi sahiplenip sevinmek veya kızmak yanlış. Sadece biz değil başkaları da bizimle sınanıyor. Biz de başkalarının hikayelerini yazıyoruz. Yazmasak bile kuruyoruz kafamızda. Önemli olan başka insanların hikayesinde menfi ya da müspet bir yerde olmak değil. Sevdiğiniz insanlarla kendi hikayemizin etrafında şekillendirmek olayları. Bırakın insanlar başkalarının hikayelerinin süslü kapakları ile oyalansınlar. Bizim hikayemiz iki kapak arasına sığmaz. Yayınevine ya da mürekkebe ihtiyaç duymaz. O zaten gitmesi gereken yere bizatihi ulaşmıştır.. İbrahim Kavas Meram / Konya

Sokak Satıcısı ve Zabıta

Resim
 Sokak Satıcısı ve Zabıta Şiirde zaruret sayılan bir şey nesirde hata sayılır. Ahmet Haşim bu konuyla ilgili "Şiir sıradan bir dil değildir. Şiir düzyazıya çevrilemeyen dildir." der. Yani şiir tek bir anlam ifade etmez, bir şey anlatmaz. Herkesin zihninde farklı tasavvurata şamil olan göreceli bir şeydir. Sevgi de biraz böyledir. Şiir kalbe benzer, nesir ise daha çok akılla ilgilidir. Kalp, zorunlu olarak sevgiyi arar. Sevgiyi hizaya çekmek, ona nizam kazandırmak için bir takım tasarruflarda bulunur. Hedefine ulaşmak için tüm yolları dener. Realiteyle ilgilenmez. Aklın kurallarını yok sayar. Bir bakıma kalp sevileni aslına dündürür yani kendisine benzetir. Akıl ise muhafazakardır. Mevcut düzeni korur ve devam ettirmeye çalışır. Onun nazarında her şey bir nizam ve intizam içinde olmak zorundadır. Hiçbir şeyi aslına döndürmez veya onu bir şeye benzetmez. Çünkü o, düzenin bizatihi kendisidir. Mantıksal açıdan düşünür, karmaşık değildir. Alengirli yollara sapmaz. Kalbin yolları ç

Şair Cesedi

Resim
  --- Kelimelerden yapılmış bina çöktü birden belediye arabasıyla taşıdılar şair cesedini kum çimento, çakıl ve aşk ile kutsanmış su betonu parçaladı artık şairin bedeni nüktesi eksik bir şiire benziyor iş makinelerini izleyen meraklı gözlerde kaybolan haykırışlar dolanıyor yıkılıyor ucundan tuttuğum herşey gibi şiir.  herkes şairin gidişine ağlıyor oysa enkaz altında kalan benim.. İbrahim Kavas Konya

Paradoks ve Aforizma Üzerine Bir Deneme

Resim
  Paradoksal olanın cazibesine kapılıyoruz. Sözün iki ucunun ayrılışı ya da birleşmeyişi tesir ediyor. Aforizmalar da aynı şekilde bir içinden çıkamadığımız bir dairenin içindeymişiz izlenimi veriyor. Özlülük, çarpıcılık ve aykırılık arasındaki gerginlik bunlar karşında bir titremeye neden oluyor. Cümlenin aforganizması¹: Bazıları çok kapalı "Gerçeğe bir son veren şey gerçekten daha gerçek gibi görünen şeydir." Bazıları çok açıklayıcı "Hz. Ali mutlaka haklı idi Hz. Muaviye ise haksız değildi." Bazıları çok bayağı "Ufalanıp dökülen ufalanıp dökülür, ama yok edilemez." Bazıları çok felsefi "Her şeyi vaad etmek hiçbir şeyi vaat etmemek demektir." "Şey" ortak belirsizlik mefhumu olduğunda 'her' ve 'hiç' arasında kurulan cümle mıknatıs etkisi yapıyor; önce çekip sonra itiyor. Olumlunun olumsuzlanması yada olumsuzun olumlumlulanması. Olumlunun daha fazla olumlulanması yada olumsuzun daha fazla olumsuzlanması da aynı şekilde pa

Mâ Ejmelehâ

Resim
  Divan kuruldu dostlar hazır mecliste Döşekler rahat postlar oturaklı Üçgen kubbesi parıldıyor çadırın Bu ne biçim halı Üzerinde ejderhalar raks ediyor Çift başlı kartal çift başlı herhangi bir şey kadar güzel duruyor Çiçekler çiçeklerin zarafetine bir ahenk katıyor Sarı yeşil mor ve kırmızı Göz hafif gezdiği zaman üzerinde televizyonu andırıyor Rüzgarın çiçekleri salladığını görüyorsun Büklüm büklüm ejderhalar alevleşiyor. Sanki kısa bir film nakşedilmiş halıya birbirine zıt motiflerle geyik ve kurt yanyana gelmiş Hayali ve gerçek Ejderha ve çiçek Hayali olan en çizgisel şekliyle orada Çiçek ise canlı koparılabilecek kadar Bu dengeyi kurmuş ip ve iğne tutan eller Ejderhalar çekilin kenarıya atlılar geçsin Ok atmak için yaban geyiklerine Saray köpekleri kurtları ürkütsün Hırıltılı havhavlar ile Üçgen altıgen yıldız altıgen Ardısıra dizilmiş uçları bükülmüş eğilmiş şekiller Yalnızca üzerlerine basılsın diye yapılmış olamaz Hikaye var halıda sır halinde gizlenmiş resimlerin altında

Aldanma

Resim
  --- Sessizliğime aldanma Masum çocukların gözlerindeki ilk bahara aldanma  aldanma çünkü ben anlamam savaşlardan  Hastadır ruhum, kulaklarım sağırdır çığlıklara  Aldanma elini sıkabilir düşman diğer elini ovuştururken  Orta Doğu'da ağır aksak hizmetçiler Kan ve göz yaşı ile siler bıyıkları Nice kelleler gider burjavizinin sahte baharında Gayri meşru düşünceler hortlar  ismi bilinmeyen bir mezarda şöyle yazar:  "Sevgi aklı köreltir, maddedir aslolan"  çarpık suratlı bir grup insan tankların paletleriyle ezdiler Yemen'deki çocukların ahını Yerde kaldı bakın kim alacak onu ?  Hayır durun  dokunmayın günahkar ellerinizle Kirletmeyin temiz ve saf feryatları  Bakın yükseliyor arşa ağzı dualı bir ihtiyarın dudaklarından Toprak çorbası pişiyor şimdi doyacak çocuk karınları siyah altına tamah eden adamların evlerinde arslanlar yaşasın diye. Aldanma, temiz artık efendilerin bıyıkları işsiz kaldı hizmetçiler küçük gözlerde kan akmıyor  ve babalar ter dökmüyor çocuklar için Çün

KARAMELA

Resim
  --- Mevsimler değişiyor, ama sen hep son baharda kalıyorsun Kutuplarda yaşamaya mahkum olan kışlık montum, inanmıyor artık yalanlara Küresel ısınma eritemedi yüreğimdeki buzulları Ölmedi, hiçbir kutup ayısı senin yakıcı ateşinden Burjuvazinin sahte baharlarında kaldı eski soğuklar  Kardan adamın ağzındaki somon hala taze Ürkek umutların ardındaki bakışlar bayat, Buzla ısınan güneş sıcak ve kan karamela İbrahim Kavas   *Bütün hakları mahfuzdur. Karaman

Maddenin Beşinci Hâli

Resim
 Maddenin Beşinci Hâli Sanalda kazan kaldırmak kolaydır. Kazanı kaldıran sensin ama aynı anda kazan kaldıranı, kaldıran da sen olabilirsin çünkü sanal bir kişinin birden fazla kişiye bürünmesine imkan veren bir üretim aracıdır. Bir kişiden bir başka kişiye geçmek fareyi ekranda oynatıp klavye ile bir kaç harf yazmaktan ibarettir. O halde Karşıt kutupların tek bir kutup olmadığını kim ispatlayabilir? Karşıt kutuplardan söz edemediğimiz zaman herhangi bir kutuptan söz etmemiz mümkün mü? Hem sağcısın hem solcusun. Hem hayvan katilisin hem de hayvan hakları çığırtkanı. Hem zalimsin hem mazlum. Zıt kutupları bünyende birleştiren sen değilsin. Sen sadece elektriksel iletkeye yön veriyorsun. Çevre seni zerre kadar ilgilendirmediği halde çevreci görünebilir, fidan bağışında bulunduğuna dair gerçek/sahte bir delil paylaşabilirsin. Sen anonimsin. Sen sen değilsin. Sen kimsin? Kendini tanımlayabilirsin. Hem de bin farklı şekilde. Herkese dönüşebilirsin. Herkese dönüşmek herhangi birine dönüşmek d

Köy Üzerine Bir Laf Kabalığı : Hayatı Yaşayan Köy

Resim
 HAYATI YAŞAYAN KÖY Hava sıcaktı. Yola çıkmak için bütün hazırlıklar yapıldı. Herkes, yola çıkıldığı zaman en fazla ne kadar mutlu olunabilirse o kadar mutluydu. Köy için yola çıkmak sıradan bir gezi ya da öylesine bir seyahat değildi onlar için. Daha çok köyün o kendine has havasını teneffüs etmek, az da olsa ciğerlerine temiz hava çekebilmekti. Herkes köydeki akrabalarının uğraşıp, didinip yetiştirdiği, sebze ve meyvelerin, doğal tadını, almak için bir an önce köye varmak istiyordu. Çocukların neşeleri yüzlerinden okunuyordu. Araba gittikçe şehir kayboluyor, köye doğru gidildiğinden şüphe edilmeyecek kadar çok ağaç, dağ ve yeşillikler görülmeye başlıyordu. Ve nihayet buğday ve nohut tarlaları, bir kaç köylü ve bir kaç eşek... Köyümüze hoş geldiniz tabelası ve lastik tekerleyen küçük çocuklar... İşte arabadan indiler.  Hiç şüphesiz köye gelindiğinin en güçlü belirtilerinden birisi tezek kokusudur. Tezek kokusu insana hem köyün doğallığını hem de zorluğunu anlatır. Köye indikleri anda

Yok Olası Bir Yazı

Resim
  (Yok) (Olası) Bir Yazı Ben anlatmak istediklerime ve asla anlatmayacaklarıma karar veremiyorum. Kelimeler kafamda düğümleniyor. Onları hizaya çekecek toparlayacak ve anlamdıracak olmayı nasıl başaracağım? Herhangi bir gerçekten mi başlamalıyım yoksa herhangi bir hayalden mi? Bütün yaşadıklarımın hayatımda yeri var mı? Olan biten bunca şeyden sonra yaşadım demeli miyim? Hangi senaryonun içinde bilmem hangi yapmacık ve iğreti haller sergiledim. Beynim benim beyin benim. Aforizma biriktiriyorum kafamda bir süredir... Yeniçerileri düşünüyorum. Son sahih Bektaşileri düşünüyorum. Yeniçerilerle beraber Bektaşileri düşünüyorum. Hacı Bektaşi Veli'nin(ra.) manevi sekir halinde dolaşan üç beş dervişi geçiyor hayalimde külahlarıyla. Son sefaraddan yazan savaşlar canlanıyor beynimde. Westworld'un bilmem kaçıncı bölümü aklıma geliyor. Az önceki yeniçerileri hangi ara unuttum? Atlarıyla resmi geçit yapıyorlardı. Yeniçeriler ata binmez onlar yaya idi diyeceksiniz. Hayal değil mi ata binen at