Cam Gözlü Pelüş Ayı Koleksiyoncusu
Sanki yavaş yavaş yavaş ağzıma kadar çıkan, sonra beni boğuveren bir su gibi nefes almamı engelleyen bir şey var içimde. Hiç uyuyamadım. Geceyi senin yastığına dayanarak geçirdim. Bunu söylemeyi çok isterdim ama atardamarımdan akan kanın hararetinden başka hiçbir ses yok. Sabah oldu. Gün beyaz adımlarla ilerledi. Pencereyi açtım. Her tarafı mavi bir sis kaplamış, orman şafağın ışıkları ile parıldıyordu. Sanki her tarafa gül yaprakları serpilmiş gibiydi. Çürümüş gül yaprakları.. Bu sabah, yani bekleyişlerimin doğduğu ilk ve son sabah, aşağıya indim. Bütün pencereleri, bütün kapıları açtım gelirsin diye. Hangi saatte, ne zaman geleceğinden bihaberdim. Ancak içimde geleceğine dair bir ümit vardı. Belki aniden gelip beni korkutacaktın. Belki de çok yavaş gelip beni yine korkutacaktın. Ama gelecektin. Uzaklardan bir tren sesi geçiyordu. Uzun müddet bekledim. Gürültüsü kayboldu gitti. Bekledim bekledim bekledim. Saatler geçti, biraz daha kuvvetim varken keşke gelseydin. Bir başka tren s