Kayıtlar

Ağustos, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ölümcül Hata: Öküz Mikkel

Resim
  Karakterler:         Ahmet Amca : Ressam         Mikkel : Ahmet amca'nın öküzü ------------------------------------------------------------ - Hazır olduğunda haber ver Mikkel resmini çizmek için sabırsızlanıyorum. - Tamam Ahmet amca ama nasıl durmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok. - Öyle bir poziyonda durmalısın ki sağa mı sola mı yoksa yukarıya mı aşağıya mı baktığın belli olmasın hatta düşünüp düşünmediğin dahi belli olmasın. - Neden böyle bir şey istiyorsun ki Ahmet amca insanlar bunu neden umursasın? - Bak evlat sanat insan içindir yada değildir. Bana göre sanat gücünü bakıştan alır. İnsanlar sana bakınca bir öküz görürler. Sadece basit , besili ve sıradan bir öküz, ama seni öyle bir çizmeliyim ki bir öküzden daha fazlasını görsünler. - Ahmet amca lafı dolandıracağına ‘’ben seni postmodernite'nin alelade   bir figürü yapacağım’’ desene. Neden basit olanda ki cazibeyi yakalamak yerine her şeyi bir karmaşaya sokmak istiyorsun. - Sevgili dostum sen kendinin

Genel Çerçevesi İle Transhümanizm Faaliyetleri ve Yansımaları

Resim
  ÖZET  Transhümanizmin tanımından, kapsamından, tarihçesinden ve faaliyetlerinden kısaca bahsettikten sonra transhümanizmin metin ve beyaz perdedeki yansımalarına dikkat çekilecektir. Transhumanizmin sanal olarak uygulama alanı olarak peyaz perdenin yine transhümanist araçlarla yansıtılması kendi kendisinin provası olması bakımından önemli olduğu bir gerçektir. Araştırmamızın ana teması, insan sonrası diye nitelendireceğimiz posthuman'ın yakın gelecekte nasıl olması gerektiği hakkında yapılan çalışmlalardan, yorumlardan bahsetmek ve bunların imkanını Westworld dizisi ve Ben Robot romanı gibi çalışmalarla örneklendirmekten ve genel hatları itibariyle değinmekten müteşekkildir. Çalışmamızda Transzhümanizm kapsamında transhümanizle ilişkisi bulunan sibernetik, humanoıd, yapay zeka, siborg, genetik ve kök hücre gibi kavramlara temas edilmiştir. Çalışmamızda sonlarına doğru transhümanizm alanında yapılan uluslarası çalışmalara değinilmiş ve bunların hukuki ve ahlaki açıdan, zarar fayda

Masal: Karayumak ile Akyumak

Resim
  İkindi ezanı okunmak üzereydi. Zilin çalmasıyla beraber çocukların şen şakrak bağrışları köyün her tarafından işitiliyordu. Mavi gözlü minik tavşanların barınak, kargalarında ise bir nevi gözlemevi olarak kullandıkları meşe ağacı pek neşeli görünüyordu. Onun neşeli hali bu sevimli hayvanlara ev sahipliği yaptığından mıdır bilinmez ama gençliğinden beri üzüldüğü çok nadir görülmüştü. Bu neşeli meşenin gölgesinde iki tane kedi görülüyordu. Siyah renkli uzun tüylü ve kısık gözlü olanına, adeta bir yumağı andırdığı için Karayumak deniyordu. Yanındaki beyaz kedi ise zayıf olmasına rağmen eşi Karayumaktan dolayı Akyumak diye tanınmıştı. Karayumak gözünü daldan hiç ayırmıyordu. Bunu gören eşi Akyumak ‘’neden meşenin dalına bu kadar dikkat kesildin a benim karayumağım dedi’’ Kara yumak ise tel tel bıyıklarını patisiyle kaşıdıktan sonra ‘’hazır çocuklar her tarafa koşturup tozu dumana katmışken fırsattan faydalanıp şu daldaki şişman kargayı bir güzel tutup afiyetle yesek mi diye düşünüyordum

Ölümcül İstek

Resim
bir kalp lütfen; çiçek ya da trip susamış bir aşık başka ne ister? siyah kare lambalar içinde cin oynar bakalım bunu da bizden bir hedef say üç bir iki diye gider bazen hayat sürekliliği bozan bir ritim değilde ney mühürlenmiş zaman iki eşit çizgide biri hapsolmuş diğerinin içine tepetaklak kafile yolda düzülse ne tüccardır elbet kazanacak kelle bak gidiyor işte karnaval ve yamyam ortasında bir kap içinde havyar baskı baskı dizilse zamanın içinde iki şirin bilmeceye bin kaçtan beri "the first day of the rest of your life" yaşanmamış gibi, yaşa, çok, yaşa  ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ kalburabastı diye bağırdı bir aşçı  kalp ağır bastı diye bağırdı bir aşık  kambur ayağıma bastı diye bağırdı bir çocuk ve üçü birden bağırdı; tam burama bastı.. ağrı, ağır ağrı ve ölüm... Zafir 03 Ağustos 2022 Bağcılar / İstanbul *Tüm hakkı mahfuzdur.

Karaca

Resim
Asırlar evvel basılmış sıcak bir gazeteden okudum, koşan bir atın yelesinden saçılan karaca sevdaları anlatıyordu. Bir adamı anlatıyordu; yaslı bir adam, sokak lambasının olmadığı dar çıkmazın içinde,  Savaş, korku, verem içinde Yüzyıllık bir kederi sırtlanmış gidiyordu. yürüyen ama ilerlemeyen bir adamdı bu. Herşeyi bilen ama hiçbir şeyden haberi olmayan bir adam. Tan vaktine vakıf ama güneşin doğacağından bihaber, yürüyor, yürüyor, yürüyordu. Sanki bi yere varabilecek gibi. Uzaktan çok uzaktan, eski bir anıyı andırıyordu. belli ki; kutup yıldızının, kuzeyi göstermediği bir yerden  Gece soğunun, yün çapıtları eskittiği bir yere yürüyordu. gözler çizmede, eller cepte, tek tabanca. Sahi, Yürüyen bir adam nereye gider? nedir bu gitmeleri katlanabilir kılan? Katlanabilir, yani kolayca bir köşeye kaldırılıp, atılabilir kılan şey nedir? "sevdadır" dedi, adam. Madem sevdadır; "karadır, karacadır" dedi. Bir ceylandır; kayın yaprağının püskülleri arasında koşan