Masal: Karayumak ile Akyumak

 





İkindi ezanı okunmak üzereydi. Zilin çalmasıyla beraber çocukların şen şakrak bağrışları köyün her tarafından işitiliyordu. Mavi gözlü minik tavşanların barınak, kargalarında ise bir nevi gözlemevi olarak kullandıkları meşe ağacı pek neşeli görünüyordu. Onun neşeli hali bu sevimli hayvanlara ev sahipliği yaptığından mıdır bilinmez ama gençliğinden beri üzüldüğü çok nadir görülmüştü. Bu neşeli meşenin gölgesinde iki tane kedi görülüyordu. Siyah renkli uzun tüylü ve kısık gözlü olanına, adeta bir yumağı andırdığı için Karayumak deniyordu. Yanındaki beyaz kedi ise zayıf olmasına rağmen eşi Karayumaktan dolayı Akyumak diye tanınmıştı. Karayumak gözünü daldan hiç ayırmıyordu. Bunu gören eşi Akyumak ‘’neden meşenin dalına bu kadar dikkat kesildin a benim karayumağım dedi’’ Kara yumak ise tel tel bıyıklarını patisiyle kaşıdıktan sonra ‘’hazır çocuklar her tarafa koşturup tozu dumana katmışken fırsattan faydalanıp şu daldaki şişman kargayı bir güzel tutup afiyetle yesek mi diye düşünüyordum canım dedi’’ Eşinin bu sözlerine sinirlenen Akyumak ‘’olur mu hiç o bizim mahallenin kargası aynı zamanda kaz arkadaşlarımın da en iyi dostudur’’ diye karşılık verdi. Kurt gibi aç olan karayumak cevaptan tatmin olmuşa benzemiyordu. Sanki ağaca aniden tırmanıp şişman kargayı yakalayacakmış gibi patilerini toprağa sürttü, başını ileriye doğru uzatıp bütün vücuduyla bir yay gibi gerildi. Bu haliyle kendisinden iki kat iri görünüyordu. Bunu gören Akyumak hemen patisiyle eşi Karayumağın kuyruğundan tutup şöyle dedi: ‘’Hemen yanımızda, şişman karganın, kaz dostları askerler gibi rap rap dolaşıyorlar görmüyor musun? Nasıl buna cesaret edebiliyorsun dedi. Bunu üzerine ‘’ben bu leziz karga için kazlarla kavgayı göze alırım dedi Karayumak alaycı bir tavırla. İyice sinirlenen Akyumak, göğsünü kabartarak bir aslan gibi kükredi ‘’o kargayı yemeyi aklından çıkar Karayumak böyle bir şey asla olmayacak dedi. Aşırı sinirden burnundan soluyordu. Nabzı da hızlanmış, neredeyse kalp atışının sesleri duyulacaktı. Akyumak zor da olsa derinden bir nefes alarak şöyle devam etti sözlerine, ‘’bu sıradan bir karga değildir. Onu yersen köyümüzün başı tehlikeden kurtulmaz dedi. Eşi Akyumağın abarttığını düşünen Karayumak, ‘’ne var canım fıtratımda var, oda karga olarak doğmasaymış’’ dedi kahkaha atarak. Eşinin bu sözlerine gülmemek için kendisini zor tutan Akyumak, sertliğinden taviz vermeyi asla düşünmüyordu. Hemen kendini topladı ve sesini kalınlaştırmaya çalışarak ‘’Karayumak’’ dedi. ‘’Biliyorsun ki köyümüzde bir sürü koyun ve keçi var. Burası dağlık bir köy olduğu için de etrafımızda pek çok kurt var. Eğer sen bu leziz kargayı yersen ‘’dikkat edin bay çoban kurtlar yaklaşıyor!’’ diye çobana kim haber verecek dedi.’’ Eşinin bu sözlerini kafasında canlandırıp bir müddet düşünen Karayumak, ‘’karganın yaptığını pekâlâ bende yapabilirim. Gezinirim ve kurt görürsem hızlıca koşup çobana haber veririm’’ diye karşılık verince Akyumak kaşlarını çatarak " bu konuda kargadan daha yetenekli olamazsın o kanatları sayesinde bir çırpıda uçarak çobana haber verebilir, sen ise çobana haberi yetiştirene kadar koyunlar kurtlara yem olur’’ dedi. ‘’Hem Allah korusun bir kurt sürüsünün çemberinde kalıp yararlanabilirsin’’ diye ekledi. Bunun üzerine kara yumak tam karşılık verecekti ki Akyumak patisiyle onu susturup ‘’bizim ava ihtiyacımız yok! sahibiz bizi besliyor köydeki iyi insanlar bize süt, balık ve et ikram ediyorlar. Eğer karga ölürse koyunlar tehlikeye girer, koyunlar tehlikeye girerse çobanların durumu kötüleşir. Koyunu keçisi olmayan köy fakirler ve bizde sahip olduğumuz nimetlerden mahrum olup her gün av bulmak için yoruluruz canım Karayumağım’’ dedi. ‘’Senin kargayı yemeyerek sağlayacağın fayda, yiyerek sağlayacağın faydadan çok daha fazladır. Sözümü dinle ve bundan vazgeç dedi.’’ Bunun üzerine Karayumak hatasının farkına vardı eşinden özür diledi. İkisinin de karnı açlıktan gurulduyordu. Akyumak neşeyle ‘’hadi gel Karayumağım akşam yemeği vaktimiz geldi. Bugün sahibimiz bize süt ve balık ikram edecekti. Karnımızı güzelce doyuralım’’ dedi. Karayumak itaatkar bir tavırla başını salladı beraber kuyruklarını sallay sallaya giderek bir güzel yemeklerini yediler ve bütün bu nimetler için sahiplerine teşekkür edip yıldızların altındaki sıcacık yuvalarında uykuya daldılar.

İllüstrasyon:




Yazan: Zafir Uyaralp

24.08.22 Bağcılar/İstanbul

*Bütün hakkı mahfuzdur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜELLO

"-et"

Berceste Kitaplar