Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aman Sanrım!

Resim
  Beyaz tülbentimi sarkıttım, Ara sıra daldığım düşüncelerin arasına, Bulanık fotoğrafıma baktım, Duvara asılmayı bekleyen fotoğrafıma en boğazından, Sütü gördüm, ocakta, kısık ateşin üstünde, Yaymıştı kokusunu, loş ve nemli odaya, Cinlerin, düğüne davet etmek için kapımı tıklattıkları gece, Tırstım, ürktüm, irkildim.   Kazandan başını uzatıp bağırıyor kızgın ejderha, Bilir misiniz? Sessiz odalar da birdenbire yayılır hayali varlıklar Kıs kıs güler ruhlar, gulyabaniler, Haykırırlar odanın bir ucundan köpek başlı ihtiyarlar, Düşünceler karışır başka başka düşüncelere, Ne yapabilir insan o an? Saklandım perde arkalarına, titrek ve heyecanlı Tırstım, ürktüm.   Odamda yalnızca delilere mahsus sanrılar, Çam kozalakları, bedevi marşları Genç bir deve hörgücü bana yaklaştı, Ve ben bir elmayı onun üstüne koyarken, Ötekini kendi başıma koydum, On kez seslendim ''ey genç deve hörgücü'' diye Elma kızıla döndü Tırstım. Yazan: Zafi

Mevlana İdris'in Kitapları Hakkında Genel Bir Değerlendirme

Resim
  Dil, üslup ve sadeliğin çocuk edebiyatı açısından uyumu tam manasıyla hissediliyor. Az anlatımın verdiği yoğun mesaj okuyanı etkisi altında bırakırken hem düşündürüp hem güldürüp hem de hüzünlendiriyor. Yazarın en belirgin vasfı çocukların empati ve hayal gücünü harekete geçirecek tarzda anlatımlara başvurmak. ‘’Havuç havuç havuç’’ eserinde çocuğun uzaya gitmek için annesinden havuç istemesi ve ‘’Tuz’’ eserinde tuzun tat vermesi için atıldığını öğrenen Esra’nın yanına tuz alarak dış dünyada kötü ve tatsız olan her şeyin üzerine tuz atması bunlara örnek verilebilir. Mevlana İdris’in kitapların da kötülüğün en büyük diyarı Amerika’dır. Esra’nın harita üzerinden Amerika’ya tuz dökmesi buna örnek gösterilebilir. Başka Çocuklar Serisi; Bu seride özellikle savaşlardan, enkazlardan ve göçlerden bahsederek insanın insana yaptığı zulümlerin etkilerini, çocuklar üzerindeki tesiri üzerinden anlatmakta.   Bir yazısında ‘’Kötülüğün sıradanlaşmasının anlamı üzerine yeteri kadar düşündüğümüzü s

Yalnız'ın Aforizması

Resim
  Yalnız yaşasaydım sanırım delirirdim. Sanırım delirdim artık yalnız yaşamalıyım. Zafir Uyaralp / İstanbul *Her hakkı mahfuzdur.

Dört Dörtsüz

Resim
  Dört pencereli bir mekan.   Sarıya yakın ışık. Yerde izi kalmış dört leke. Sağ köşede çay kazanı. Önünde dört bardak. Altında kirli paspas. Masadaki dört kişi. Masanın dört kenarında birbirlerine sırt dönmüş oturuyorlar. Her biri dört ayrı konuyu düşünüyor. Ellerinde ikindin dört çayları. Düşünceler sokaklarda ve caddelerde dolaşmıyor artık. Bütün düşünceler bu dört adamın beyinlerinde dolaşıyor. Hem de bir hayalet gibi. Çay dumanlarının arasına sızan buharlaşan yoğunlaşan ve bu dört adamın beyninde damlacıklaşan düşünceler. Çay, rahatlama hissi ve azalan oksijen. Birinci adama göre üçüncü dünya savaşı evrensel komünizmi getirecek. İkinci adama göre sinekler gevezelik olsun diye vızıldıyor. Üçüncü adama göre dünyayı altı değil yedi büyük aile yönetiyor. En büyük argümanı ise dünyada yedi kıtanın olması. Ayrıca İstanbulda yedi tepeden oluşuyor bu yediler arasında bir bağlantı olmalı. Dördüncü adama göre ise Karamozoflar kardeş değil. Her biri birbirinden bağımsız düşündüğünün farkında

Kırlangıç

Resim
Kahverengi gerdanından tanırsın kırlangıcı. parlak tüyden elbisesi, genç bir kız edasıyla, Kahvenin bütün kirli tonları toplanıp, Kanatlarından yeşillikler fışkırtarak, en vahşi hayvanı sular bağrında. Ürkek bakışında hoyrat tebessüm, Gagasında hüzün kırıntılarıyla, Uçarken nefesini tutar kırlangıç. Çünkü bir nefeslik candır taşıdığı. Bir can, kırılırsan ölürsün. Kış gelince ormana, Avcı, kırlangıcın peşine düşer. kırlangıç ilk baharın. sonra ateş, saçma ve tetik Kuyruk sendeler, vurulur kırlangıç. Ölen her kuş için ayine kalkar şamanlar. Ateş dansı ve yerli yersiz ilahiler arasında, ruhların garip diyarına tarifeli yolculuk. Senkronize olur kuşun akustik ölümüne Gagasından saçılan kırıntılar. çıt kırıldı bacaklar üstünde, Kırlangıçların da yürek taşıdığını, Sadece çocuklar bilir. İlk ağaç kırlangıçları ölür. Sonra ebabil, sonra zümrüdü anka. Kırlangıç öldü. şimdi ondan kalan geriye Hatırı sayılır bir yorgunluk yitik bir sela. İbrahim Enes | Karaman / 07.11.2022