Dört Dörtsüz


 Dört pencereli bir mekan.  Sarıya yakın ışık. Yerde izi kalmış dört leke. Sağ köşede çay kazanı. Önünde dört bardak. Altında kirli paspas. Masadaki dört kişi. Masanın dört kenarında birbirlerine sırt dönmüş oturuyorlar. Her biri dört ayrı konuyu düşünüyor. Ellerinde ikindin dört çayları. Düşünceler sokaklarda ve caddelerde dolaşmıyor artık. Bütün düşünceler bu dört adamın beyinlerinde dolaşıyor. Hem de bir hayalet gibi. Çay dumanlarının arasına sızan buharlaşan yoğunlaşan ve bu dört adamın beyninde damlacıklaşan düşünceler. Çay, rahatlama hissi ve azalan oksijen. Birinci adama göre üçüncü dünya savaşı evrensel komünizmi getirecek. İkinci adama göre sinekler gevezelik olsun diye vızıldıyor. Üçüncü adama göre dünyayı altı değil yedi büyük aile yönetiyor. En büyük argümanı ise dünyada yedi kıtanın olması. Ayrıca İstanbulda yedi tepeden oluşuyor bu yediler arasında bir bağlantı olmalı. Dördüncü adama göre ise Karamozoflar kardeş değil. Her biri birbirinden bağımsız düşündüğünün farkında değil. Dikkatli bakılırsa megolaman tavırlar ve bomboş gözlerle mekanın bir yerlerine odaklanmış görünüyorlar. Birinci adam, ikinci adamın dostu; üçüncünün düşmanı, dördüncünün ise ne dostu ne düşmanı. İkinci adam kör değil ayaklarıda tutuyor. Kulağı ise biraz zor işitiyor. Üçüncü adam dikkat çekmemek için olabildiğince dikkatli davranan, havyar ve şampanya tutkunu bir mumcu. Dördüncü adam intihar ile cinayeti ortak bir noktada buluşturmayı hedefleyen ve mükemmel suç olarak tanımladığı teorisinin en büyük savunucusu. Eskiden insanların hikayeleri vardı bu dört adamda dahil diğerlerinin ise sadece soruları ve cevapları var. Nereden mi anladım? Baksanıza bunlar sürekli başlarına bir şeyler gelen adamlar oturuyorlar başlarına bir şeyler geliyor, doğruluyorlar başlarına bir şeyler geliyor, düşünüyorlar ve başları gidiyor. Olayların akışını değiştirmek yerine olayların akışına kendilerini öylesine kaptırmışlar ki verdikleri bütün reaksiyonlardan nefret ediyorlar. Toplumsal sorumluluktan, hırstan ve mücadeleden nefret ediyorlar. Tembellik onlar için doğal bir enerji. Birinci adam göre insan hareketli olarak doğar, bundan rahatsız olur ağlamaya ve bağırmaya başlar sonra ölünceye kadar tembel bir hareketsizlik içinde yaşamaya karar verir. İkinci adama göre insan anne karnında dokuz ay öylece hareketsiz yattığı için doğuştan tembeldir. Dünyaya gözlerini açtığında bu hareketliliğe anlam veremez ve annesinin sıcak karın boşluğundan yatağın daha sıcak, ipeksi boşluğuna doğru kendini bırakır. Üçüncü adam tembelliği ironi ile temellendirir. İnsan her şeye ironiyle yaklaşmalarıdır o halde bu çalışma ve hız devrinde yapılabilecek en ironik yaklaşım tembelliktir. Dördüncü adama göre insan dev bir tembellik üreticisidir. Uyuşukluk, halsizlik, baş ağrısı ve kendinden geçmeleri kendinde biriktirip ortaya tembellik diye bir salgın hastalık bırakır. Birinci adamın kafasına birden sandalyeleri üste üste koyup avizeye tırmanıp sallanma isteği gelir. İkinci adam onun dostu olduğu için tek isteği bu düşüncesine yardımcı olamaktır. Üçüncü adam, ise birinci adamın düşmanı olduğu için yapacağı tek şey o avizeye tırmandıktan sonra sandalyeyi çekmektir. Dördüncü adam ise intihar ve cinayeti birleştirmek isteyen bir teorisyen demiştim. İşte onun için mükemmel bir fırsat. İntihar etmek için avizeye çıkan adamın yada öldürülmek için avizeye asılan adamın durumu. Mükemmel suça tanıklık etmek. Hem insanların birbirlerine karşı işledikleri mükemmel suça hem de insanın kendilerine karşı işedikleri mükemmel suça.

-ama beyefendi ölmüş olmak için ölmeyi bekleyemediniz mi ?

-yaşamayı hiç becerememiş birisine mi soruyorsun?

-zaten çoktan ölmüş olduğunuzu mu söylüyorsun?

-hayır aslında hiç yaşamamış olduğumu

Sırtları birbirlerine dönmüş bu dört adam aslında hiç konuşmuyorlar. Sadece düşünüyorlar. Düşünceler, vehimler, yuvarlak masa, serum fizyolojik, kambur eşeğin son türküsü, 3010 yılı, grape harvest, we hope that you will be up and about in no time.


Zafir Uyaralp / 16.11.22 / Esenler

*Bütün hakları mahfuzdur.


Yorumlar

  1. Bunlar ansızın mı gelişiyor gerçekten...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. genel şablon ansızın gelişiyor teferruata dair kısımlar gün aşırı..

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜELLO

"-et"

Berceste Kitaplar