37 Yıllık Küslük

1. SAHNE
(1941’in soğuk bir kış gecesidir. Eve sarhoş dönen evin babası ve onun hanımı arasında şu diyaloglar 
geçmektedir.)
(Kapı gıcırdayarak açılır.)
Evin Hanımı: Bey yine nerelerdeydin?
Adam:(Bulanık gözlerle etrafa bakınarak) sen işine bak! Sanane benim nerede olduğumdan!
Evin Hanımı:(Korkarak) Beyim çocuklar aç, evde yiyecek namına bir şey kalmadı.
Adam:( Daha da hiddetlenerek) Ben karışmam! Nereden buluyorsanız bulun ekmeği! (Kapıyı 
şiddetlice kadının yüzüne kapatır.)
Evin Hanımı:(Ağlayarak) Beyim yapma etme nolursun! Bak şu körpe Mustafa ya. Yavrucağız sefalet 
içinde. Ne olur bizi bu karda kışta zora koyma!
Adam: Yetti be sizden çektiğim! (Kapıyı şiddetlice çarpar) Varın defolun gidin! Allah’ın belaları!
Evin Hanımı:(Ağlayarak) Ne ederim nereye giderim ben iki çocukla. Nolur beni bu durumda koyma.
Adam:(Kadına sert sert bakarak) Defol git!
(Kadın iki yaşındaki Mehmet’i ve daha beş aylık olan Mustafa’yı alarak yola çıkar)

2. SAHNE
(“A..” köyünde şafak yenice sökmüş, ahırda ki ineklerine yem götüren Abid Mehmet’i ve Sofu Dayı 
soğuktan tir tir titreyen kadın ve iki çocuğuyla karşılaşır)
Abid Mehmet’i: Ne yaparsın bu karda kışta bacı?
Kadın:(Başından geçenleri anlatır) bize yardım edesiniz ağalar.
Sofu Dayı: Buda laf mı bacım. Çocuklarınla seni korumak bizim boynumuzun borcu.
Abid Mehmet’i: Eyi güzel dersinde Sofu Dayı nereye yatıracağız bu kadar kişiyi. Benim evim tek göz 
beş çocuk bide hanım var. Benim eve töbe sığmazlar.
Sofu Dayı:(hiddetlenerek) Bak şu deyyusa! Yaptığı da laf mı ! Bilmez misin dinimiz de muhtaç a 
yardım etmenin gerektiğini!
Abid Mehmet’i: Peki sen söyle öyleyse nerede kalacaklarını.
Sofu Dayı: Benim evimde kalıverirler. İki gözdür. Birinde ben hanım ve çocukları diğerinde de bu 
garibanlar kalıverir. Daha sonra bütün köy toplanır bir şeyler kararlaştırırız.
Kadın: Var olasınız ağalar. Beni büyük bir dertten kurtardınız. Hakkınız ödenmez. Ama bu gavur herif 
benim ve bu iki sabinin peşini bırakmaz.
(Kadının söylediği son söz ikisini de oldukça hiddetlendirmiştir)
Abid Mehmet’i: Gelirse gösteririz ona gününü. Koçbaşı’nı nasıl astıysak onuda sallandırıveririz evelallah
Sofu Dayı: Hakkın vardır Mehmet. Sallandırıveririz cevizde. Hadi bacım çocukları daha fazla 
üşütmeyelim. (Sofu dayının evine giderler.)

3.SAHNE
(Köyün büyükleri toplanmış, kadın ve çocuklarına köyün girişinden bir ev tahsis etmişlerdir. Aradan 6 
yıl geçmiş, Mehmet ve Mustafa köyde çoban olmuştur.)
Mustafa: Ağabey.
Mehmet: Efendim.
Mustafa: Ağabey, Sarı Veliye babası bayramda kadıfe ceket almış. Bizimde babamız olsa da (O sırda 
Mehmet kardeşinin sözünü keser)
Mehmet: Kardeşim sende bilirsin ki o adam bize küçükken tekmeyi bastı.Birdaha benim ve anamın 
yanında o adamdan bahsetme.
Mustafa:(Yüzü kızarır) Tamam ağabey.
Mehmet:(pişmanlıkla) Asma yüzünü! Çalışır alırız sana da ceket. Gel şu Seğmenlerin ağılında ki 
hayvanları da alıp gütmeye gidelim.
(Seğmenlerin ağılından hayvanları alıp otlatmaya götürürler.)
Mehmet: Bak Abid dayının üzümler olmuş. Bizi de mutlaka çalıştıracak. Sakın 3 kuruştan aşağı 
çalışayım deme. Hem belki kazandığımız parayla sana bir ceket alırız.
Mustafa:(Şaşırır) Vallaha mı dersin?
Mehmet : He vallaha derim.
Mustafa:(Meraklı gözlerle) Peki anamda sevinir mi dersin?
Mehmet: Sevinmez olur mu? Havalara uçacak kesin.
(Aradan bir ay geçer. Üzümler toplanmış artan para ile Mustafa ya ceket alınmıştır.)
Anne: Nasılmış ceket? Sıcak tutuyor mu?
Mustafa: Hem sağlam hem de sıcak tutuyor.
Anne: İyi sıra sıra giyersiniz.
Mustafa: (biraz canı sıkılır) Tamam ana.
Anne:(Mustafa’nın canının istemediğini anlar) Gelin bakalım başucuma. (Gelirler) Size nasihatler 
vereceğim yavrularım. Sakın birbirinize düşmeyin. İnsanın kardeşinden başka dayanacağı olmaz. 
Elden medet umayın. Bu ihtarlarımı dikkate alın yavrularım. 
Mehmet: Sen metin olasın anacığım. Mustafa ile ben bir oldukça şu Aladağ yerle yeksan olur.

4.SAHNE
(Aradan 10 yıl geçmiştir. Mehmet ticarete atılmış gönül zenginliğine birde mal zenginliği katmıştır.)
Mehmet: Abid ağa nasıldı mahsül?
Abid Mehmet’i: Şükür Mehmet’im şükür. Pek iyidir üzümler. Alırsın demi 5 kuruştan üzümleri?
Mehmet: 5 olmaz ama 4’den alırım üzümleri.
Abid Mehmet’i: Olur Mehmed’îm uygundur bizim için. Ambara gidip yükleyelim üzümleri.
Mehmet: Gidelim. 
(Ambara gidip üzümleri yüklerler. Mehmet üzümleri satmak için şehre gider.) (Şarap fabrikasına 
girer)
Mehmet:(Gür sesle) Kimse varmıdır?
Ambar Memuru: Geldim Mehmet Ağa geldim.
Mehmet: Varmıdır üzüme ihtiyacınız?
Ambar Memuru: Koca şaraphane bura, hiç ihtiyaç olmaz olur mu? Kaça satarsın peki? 
Mehmet:(Gururlanarak) Pek iyidir üzümlerimiz.8’den aşağı vermem.
Ambar Memuru: Fazla değil midir 8’den satmak?(O sırada içeriye mal memuru gelir.)
Mal Memuru:(Konuşulanları duymuştur.) Biliriz Mehmet Ağa biliriz.”Aa..” köyünden 3’e 4’e 
üzümleri toplarsın bize 8’den satarsın biliriz. Ama hatırlı adamsın 8’den değil de 7’den alırız 
üzümleri.
Mehmet: Sizinde benim nezdimde hatırınız vardır. 7‘den üzümleri satarım ama peşin olmak şartı ile.
Mal Memuru: Anlaştık (ticareti yaparlar Mehmet köye döner.)

5.SAHNE
(Mehmet gönlünü Hacıbeyler’in kızı Hatice’ye kaptırır. İkisi de birbirlerini çok severler.) ( Çeşme’nin 
başında buluşurlar.)
Hatice: Ne zaman geleceksiniz beni istemeye?
Mehmet: Yarın geleceğiz seni istemeye.
Hatice: Babam vermez ise ne yapacağız?
Mehmet: Bakarız bir hal çaresine. Yarın bir gelsin de.
Hatice: Hacı babam yine sarhoş döndü eve. Yarında böyle olup ters bir laf çıkmaya ağzından.
Mehmet.: (Hatice’nin alnından öperek) Sen hiç merak etmeyesin. Ben ikna ederim Hacıbeyi. (O sırada Hatice’nin ablası gelir.)
Ablası: Vay yere bakan gönül yakan Hatice vay! Demek gönlündeki Mehmet’miş. Gönlündekini 
sorduğumda niye dut yemiş bülbül gibi susardın?
Hatice: Babamdan korkardım abla. Kulağına giderse kızı falan dinlemez döverdi beni. Sonra bir sarhoşa verirdi evelallah.
Ablası: Hiç şüphe yok öyle yapacağına. Ee Mehmet ne zaman isteyecekmiş seni?
Mehmet: Yarın istemeye geleceğiz. Abla sende haber edersin Hacıbey’e geleceğimiz.
Ablası: Hadi hayırlısı. Haber ederim Hacıbaba’ma.
(Yarın olur Hatice’yi istemeye giderler. Hacıbey verir Hatice’yi. Köyün meydanında düğünü 
yaparlar.) 

6.SAHNE
(Aradan 7 yıl geçmiştir. Evlilikleri kusursuz gitmektedir. Dört tane çocukları olmuştur. Fakat köyde 
ve şehirde sefalet baş göstermiştir. Çarşı yanmış, esnaf işsiz kalmıştır. Hükümet yurtdışına işçi göçünü başlatmıştır.”Aa..” köyünden herkes yurtdışına gitmek için hazırlıklara başlar)
Mustafa: Ağabey sende gidecekmisin gurbete?
Mehmet: Gideceğiz. Şehirde iş yapacak esnaf kalmadı. Sen ne yapacaksın peki?
Mustafa: Bende gitmeye niyetlendim ama para çıkışmadı.
Mehmet: Ne kadara ihtiyacın var?
Mustafa: 3700 Kuruşa.
Mehmet: Ben vereyim. Sen oraya gidince çalışıp ödersin.
Mustafa: Sağolasın ağabey
(Yurtdışına gidilir. Fakat Mustafa’ya bir şeyler olmuştur. Mustafa annesine verdiği sözü unutmuş, 
abisine olan borcunu inkar etmeye başlamıştır. Hayatını alafrangaya çevirmiş ve abisinin nefretini 
kazanmıştır. Aralarına yurtdışında iken bir küslük girer. Ve bu küslük 37 sene kadarda sürer.)

7.SAHNE
Hatice: Bey duydun mu Mustafa ölüm döşeğindeymiş.
Mehmet:(Mustafa’nın adını duyunca sinirlenir) E bunu bana niye söyledin ki?
Hatice: Ölmeden önce bir hellalik istemeni (Mehmet eşinin lafını böler)
Mehmet: Asıl o gavur özentisi istesin benden hellalik. Bu konuyu burada kapatalım hanım.
Hatice: (Daha fazla uzatmanın fayda vermiyeceğini anlayarak) Sen nasıl istersen bey.
(Mustafa ölür. Mehmet kardeşinin cenazesine bile gitmez. Ama kardeşinin ölümü içine dokunmuştur. 
Kısa bir süre sonra Mustafa’^yı rüyasında görür.)
Mehmet: Ne işin var senin burada? Arkamdan sövüyordun şimdi yüzüme mi sövmeye geldin?
Mustafa: Senden hellalik istemeye ağabey.
Mehmet: Delimidir nedir! Benden sana gerek hellaliği verecek zırnık kadar günah yoktur! Şimdi def ol buradan!
Mustafa: Ağabey bari şu üstümdeki ceketi al. Hatırladın mı hani şu küçükken aldığımız ceket. Bari bunu kabul et.
Mehmet: Senin gibi birinden hiçbir şey almam ben. Senin olsun o kadife ceketin. (Kan ter içinde yataktan kalkar.)
(Mehmet rüyasını yanındakilere anlatır. Onlarda kardeşinin kendisini yanına yani ahirete çağırdığını söyler. Bu olaydan sadece bir yıl sonra Mehmet ölür... Ve bu hikaye burada biter.

Abdullah Mirza 
28.10.2022  /  Karaman
*Her hakkı mahfuzdur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜELLO

"-et"

Berceste Kitaplar