Üç Arkadaş


Üç arkadaşım var benim
zifiri karanlık olan zatı muhterem,
her gece gelerek yanıma,
kazaya kalmış uykularımın hesabını soruyor.
her gece geliyor yanı başıma
kalender bir çicek.
Ve kopararak ışığını aydan,
yakamoz kıvılcımlar saçarak,
Yüzüme kara bir leke çalıyor.
Ki ben, lekelere alışkınım.
Ekzoza, bacaya, tütüne.
Çünkü
Bodur çalılar, çiçekli dağlarda
İğreti çirkin yumaklar gibi sararak bedeni,
katrandan çocuklar peydahlayarak,
koynuma zehirli bir sarmaşık sokuyor.
Acıyor her yanım ve kesiliyor nefes,
ince bir bıçakla ense kökümden.
Ortada sukuta muhtaç bir ses kalıyor.
Sonra haykırış ve koma

İkinci arkadaş; zemheri soğuk.
Komada geçen sancılı günler bittiğinde,
katrandan bir çocuk yanaşır yanıma.
Ve durmandan tekerler kelimeleri;
koştu aslan tuttu geyik,
kaçtı ceylan düştü delik,
attı avcı vurdu ferik,
öldü tavşan on beş delik.

Tekerleme bittiğinde kelimeler sağa sola yalpalar.
Titrer çocuk, ağzından irin sular akıtarak.
Bir oyuna doymadan diğerine başlar.
Ve oyun bittiğinde,
Anlar deveden tellal, pireden berber olmayacağını
İlk hayal kırıklığı ve sekaratül mevt.

Yaz akşamları ve güz akşamları,
sıcak çorba içilen akşamlar.
Yüzümde tedirgin ifade.
Ve keyfim eşlik ediyorken yüzüme,
küflü muşambalar arkasında
saklarım kendimi.
Çünkü, gizlemek gerek yanaktan sızan göz yaşını.
Gülmeliyim dışarda, kopuyorken içimde kıyamet
Zemin kaygan, ayaklar mütereddid.
Tutmam gerek, tutunmam gerek, tutulmam gerek.
Deli Petro Büyük Petro olmadan.
Gemide tayfa, sarayda kral, denizde soytarı.
Koca çarlık madara olmadan.
Mukavvadan ülkeler yapılıp,
unutulmadan insanlarıyla şehir.
Donuk bir tebessüm olup, tutuşmam gerek.
Alois Alzheimer yahut
Saksıda unutulan gece sefası,
yarım kalmış bir rüya kadar hatırdalar şimdi.
Muhtemel son;
Ölüm ve Yakarış.

Düşmeye müsait adımlarla yürüyor
Üç arkadaş.
Yalpalıyor, sendeliyor, sarsılıyor başlar.
Düşene sırayla tekme atarak,
en ileriye gidiyorlar.
Gözlerine ufuktan bir çizgi çekiyor zifiri karanlık,
Her yeri beyaza buluyor zemheri soğuk,
Ve toprağı seçiyor ehveni şer.
Üç arkadaş o gün ölüme yürüyorlar.
Ölüme yani toprağa.
Üç arkadaş, toprağın üç farklı tonu;
zifiri karanlık, zemheri soğuk, ehveni şer
O gün unutuluyorlar.

İbrahim Enes - Karaman - 29.10.2022

*Her hakkı mahfuzdur.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜELLO

"-et"

Berceste Kitaplar