Kayıtlar

Berceste Kitaplar

Resim
  1- Büyük Hadis Külliyatı / Rudani 2- Çağdaş Tefsirlerde İsrailiyat Eleştirisi / Mesut Kaya 3- Çıktım Erik Dalına / Suat Ak 4- Fuzuli Ne Demek İstedi / İhsan Fazlıoğlu 5- Türklüğe İhtida / Hans-Lukas Kieser 6- Hudayinabit / Süleyman Çobanoğlu 7- Bahru’l Muhit / Ebu Muın en-Nesefi 8- Yabancılara Göre Eski Türkler / Ahmed Djevad 9- Cimriler Kitabı / Ebu Osman el-Cahız 10- Soruşturma / Ergun Göze 11- İmkansız Devlet / Wael B. Hallaq 12- Medreseden Kaçış / Abdülhüseyin Zerrinkub 13- Akıllı Türk Makul Tarih / İhsan Fazlıoğlu 14- Gariplerin Kitabı / Ian Dallas 15- İki Madnun / İmam-ı Gazali 16- En-Nahiye / Abdülaziz B. Ahmed B. Hamid 17- At’a Senfoni / Necip Fazıl Kısakürek 18- Z Vitamini / H. Nihal Atsız 19- El-Munkız Mine’D-Dalal / İmam-ı Gazali 20- Siyah Deri Beyaz Maskeler / Franz Fanon 21- Keyif Verici Maddelerin Tarihi / Wolfgang Schivelbusch 22- Sünnetin Değeri ve Bağlayıcılığı / Muhammed Taki Osmani 23- Hüzün ve Tesadüf / Mustafa Kutlu

Beğendiğim Şiirler 101

Resim
C ila Kül Ve Kefen - Metin Önal Mengüşoğlu Seksapel Seksen Papel - Murat Menteş Satranç Dersleri IV - İlhami Çiçek Geyikli Gece - Turgut Uyar Alp'in Defteri - Küçük İskender Sevgilime İftira - İsmet Özel Deplasmanda Plasebo - Murat Menteş Annabel Lee - Edgar Allan Poe Dört Aşk Şarkısı - Bertolt Brecht Şöyle Garip Bencileyin - Yunus Emre Buğu Banyosu - Lale Müldür Liliyar - Sezai Karakoç Anlatamıyorum - Orhan Veli Kanık Eski Kelamı Neyleyim - Ignac Kunos Güneşte - Melih Cevdet Anday Ve Güz Geldi Ömür Hanım - Şükrü Erbaş Mazot - İsmet Özel Ay Karanlık - Ahmed Arif Sis - Tevfik Fikret Yürek Çağrısı - Adnan Yücel Zulmü Alkışlayamam - Mehmet Akif Ersoy Angina Pektoris - Nazım Hikmet Olsun Da Gör - Melih Cevdet Anday Muhasebe - Necip Fazıl Kısakürek Konuşma - Ülkü Tamer Kış - Sezai Karakoç Sakın Terki Edebten - Nabi Masa da Masaymış ha - Edip Cansever Madem İyisin - Bertolt Brecht Öğüt - Aleksandr Puşkin Ağlamak Meselesi - Nazım Hikmet Han-ı Yağma - Tevfik Fikret Karoon - İsmet Özel Diri

FEVKALADE SIHHAT ÇAĞI

Resim
  İhtiyarların, acuzelerin, zayıf ve güçten düşen miskinlerin olmadığı devr-i şebabet denilen bir çağ vardı. Bu devrin genç erkekleri abraş yüzlü, soluk benizli ve uzun saçlıydı. Genç kızları ise yine abraş yüzlü, esmer tenli ve kısa saçlıydı. İçlerinde münferit takılanlar çoğunlukta olmakla beraber cemaat halinde dolaşanlar da bir hayli vardı. Hepsinin ortak özelliği dünyaya mütehassis bir gözle bakmalarıydı. Yemek yiyişleri, yürüyüşleri, birbirlerine bakışları, bütün umumi ve hususi tavırları duyguluydu. Sanki insanlığın yüzyıllardır yaşadığı bütün travmaları, sevinçleri, duygusal halleri bir kalıpta dondurmuşlar ve suratlarına maske olarak takmışlardı. Buna rağmen, binlerce mısraların arasından seçilmiş bercesteler gibi hepsi seçkin ve güzeldi. Beyhude işerin terkedildiği, beynelmilel hadiselerin azaldığı bir çağdı bu. Her kıta, her bölge kendi değer ve kültürlerini ötekine dayatmak yerine kültürel tekamüllerini zirveye taşımanın derdindeydi. Dünyadan yükselen canhıraş çığlıklar sus

DÜELLO

Resim
    Düello ‘’Vurmakta yüreğim coşkunlukta şimdi, yaratmak için yeniden o tapınmayı, o esini ve yaşamayı, gözyaşlarını, bir de sevgiyi. ‘ ’  St. Petersburg'daki evinden ayrıldığında hava henüz kararmaya başlamış, havadaki kızıl toz bulutu yerini kirli bulanık bir griye bırakmıştı. Aleksandre bugün her sabahki rutinini bozmuş evden ekmek almak için değil bir adamı öldürmek için çıkmıştı. Kararsız adımlarla adımladığı Kuybysheva Caddesi; dağınıklık ve kargaşa içinde intizamlı bir bütünün belirsiz yönlere hareket eden parçaları gibiydi.   Botlarının keçeleri sarkmış pejmürde kıyafetleriyle köylüler, geçtikleri yerlere mistik gress kokuları yayan tren yolu işçileri, siyah okul üniformalarıyla sağa sola koşuşturan çocuklar, kafalarında kalın uşangalarıyla arabacılara el eden yaşlılar, kim oldukları giydikleri fiyonk işlemeli uzun keten gömlekten anlaşılan hayat kadınları ve akşamki sefil eğlenceleri için cüzzamlı taklidi yapan dilenciler caddenin olmazsa olmazlarıydı. Gerçi Saint Pet

Dede Tarifleri

Resim
  Dedemin Ben Tarafından Tarif Edilişi; Sinirli, sabırsız, becerikli ve hızlı. Her sabah mutlaka erken uyanır. Televizyondakilerle dövüşür. Kibarlık nedir bilmez biraz köylü biraz gurbetçi bir bakışla bakar dünyaya. Ama merhameti hep vardır. Sorunca söyler bize sorunca söyleriz. Kız torun ve erkek torun algısı modern dünyayla uyuşmaz aslında bakarsanız dedem ellilerde kalmıştır. Diktatördür.   Diktatör gibi sağ elin parmaklarını birleştirir, sağ kolunu kafa hizasında ileriye kaldırır ve avuç içini yere paralel şekilde uzatarak gökyüzünü gösterir. Bu hareketi camide bana doğru bakarak yaparsa ‘’hemen kalk herkesten önce kamete başla’’ demektir. Yemek yerken babaanneme bakarak yaparsa ‘’karı sofra hala ne duruyor’’ anlamına gelir. İstekleri yerine getirilmezse öfkelenir. Belki biraz argo belki biraz küfürde karışır sözlerine. Ama asla katlimize hüküm vermez. Bazen ‘’alın götürün babaannenizi kafamı ağrıtıyor benim’’ diyerek birkaç günlük sürgün talimatı verse de iki dk sonra affeder.

Hep Düşmek

Resim
  Bir daha uyuyamayacağımı biliyordum. Beni huzursuz eden bir his vardı içimde. Her uyduğumda yeniden düşmekten korkuyordum. Hep aynı vadilere hep aynı kuyulara hep aynı uçurumlardan. Düşmemle uyanmam bir oluyordu. Gözlerimi kapatır kapatmaz ne ses var ne de nefes. Sadece düşmek var. Yere çakılamadan uyanıvermek nasıl bir his bilir misiniz? Sürekli düşüş halinde olmak? Sanki bir boşluğa değil de uyanıklığın kollarına süzülüyormuşum gibi gözlerim aniden açılıyor her defasında. Rüya tabirlerine bakmayı, düşüşümde bir hikmet yahut bir gizem aramayı bırakalı çok oldu. Bütün düzen benim uyuyamamam üzerine kurulmuş bir komplodan ibaret diye düşünmeye başladım. Anestezik ajanın damarlarımda yavaş yavaş yayılışını hissederek sakinleştirici halüsinasyonlarla uyumayı ne kadar isterdim bilemezsiniz. Yahut uzun zamandır kış uykusunda unutulmuş bir kaplumbağa olmayı. İnsanın yirmi dört saat kalbinin tik taklarını dinlemeye mecbur bırakılması ne zor şey. İçindeki çırpınışları, özlemleri, nefretleri

"-et"

Resim
Geceleyin hissettiğim serinletici rüzgar Karmakarışık yağmurlara ses et Ya yağsın gecenin ayazında bekleyen Yalnızlığımın üzerine neşet Ya da dursun zaman Dursun mekan, cihet ve suret Haykırsın hıçkırıkla çıkmayan bağrışlarımı Elleri kenetlenmiş bir furun kıtlama nefret Çeksin boşluktan ruhumu salsın başka bir boşluğa Uzatsın sünmüş başına Acıya acıyla bakan hayret Ne nevbahar da açılan çiçekten medet Ne simsiyahlıkta belki görürüm diye baktığım saffet Artık sadece dehşet üstüne dehşet Bir ki üç Bummm Patlayıveren sesleri savaşımın Titrek rüzgar ve bakıştığım ışık Gözlerinde gördüğüm hareket  Cenk ederek müptela rüzgarlarla Bağırtmalı dağdağalı yapraklarını Yazan: Ömer Talha 04..06.23     Odunpazarı / Eskişehir *Her hakkı mahafuzdur.