Kimya ile Tıbbı Buluşturan Alim: Ebubekir Razi

 


İslam toplumunun sosyal bilimler, fen bilimleri ve dinî ilimlerde altın çağını yaşadığı miladî 9. ve 10. asırda yaşamış olan Ebu Bekir Râzî, Batı’da “İslam dünyasının Calinus’u” ismiyle tanınır. Ebû Bekir Râzî olarak bilinen Ebu Bekir Muhammed Bin Zekeriya, ayrıca “Rhazes”, “Razes”, “Raghensis”, “Bubcaris”, “Fili Zachariae” gibi değişik isimlerle tanınır.

Kimya İle Tıbbı Buluşturan Bilim Adamı: Ebu Bekir Râzî

Râzî, İran'ın Rey şehrinde h. 250/ m. 864-865 yılında doğmuştur. Gençliğinde kuyumculuk yapmış, daha sonra da hekimlik yapmaya başlamıştır.

Birçok bilim dalı ile ilgilenmiş ve eğitim almıştır. Bunlar; matematik, astronomi, kimya, felsefe, edebiyat ve tıp bilimleridir.

İslâm âleminin en büyük tabîbi olarak tanınan Râzî, fevkalâde bir hâfıza gücüne sâhipti. Okuyup işittiğini hiç unutmazdı. Ona gelinceye kadar tıb ilmi esaslı usûl ve metodlardan mahrum ve dağınık iken, bu ilmi ele alıp temellendirmiş ve sistemleştirmiştir.

Tıp tarihinde, kimya bilimini tıp alanında değerlendiren ilk hekim olarak tanınmaktadır. Kimyayı teoriden pratiğe taşıyarak hem tanı koymada hem de tedavi etmede bir araç olarak kullanmıştır.

Ebu Bekir Râzî’nin özelliği, felsefe ile tıbbı, tıp ile kimyayı iyi sentez etmesi, bunun sonucunda da tıp alanında birçok yeniliğe öncülük etmiş olmasıdır. İslam Medeniyeti içinde yer alan filozof-hekim kavramı, Râzî’de hekim-filozof olarak farklılık kazanmıştır.

Râzî, kimya ile ilgili bilgi ve deneyimlerini tıp alanında kullanmıştır. Kimya alanında öncelikle maddeleri, madenlerden, bitkilerden ve hayvanlardan elde edilenler olmak üzere üçe ayırmıştır. Tedavi için kullanacağı kimyasalları, insanlar üzerinde uygulamadan önce hayvanlar üzerinde denemiştir. Kimya alanında gliserin, alkol, soda, sirke asidi, kükürt, nitrik asit ve cıvanın tıpta kullanılmasını sağlamıştır.

Tıpta İki Unsur: Ruh ve Ceset

Ebu Bekir Râzî, hastalıkları fizyolojik ve ruhî olarak ikiye ayırmış, buna göre tıbbı da et-tıbbu’r-ruhanî ve et-tıbbu’l-cesedânî olarak sınıflandırmıştır. Ruh sağlığı ile beden sağlığı arasında ilişki kurmuştur. Tıp bilimi ile ahlak arasında da ilişki kurmuş ve ahlak ile tıbbın birbirinden ayrılamayacağını kabul ederek, tıp etiğine dair eserler vermiştir. Tıp etiği alanındaki bu eserleriyle, İslam dünyasında tıp ahlakı alanında eser veren ilk âlimlerden biri sayılmıştır.

Tıp alanında verdiği eserlerin başında et-Tıbbu’r-Ruhânî gelmektedir. Ona göre; bedenin sıhhatiyle rûhun sağlığı eşittir. Bu sebeple telkin ile tedâvi çok önemlidir. Şüphesiz her şeyin sâhibi, yaratanı, Allah-ü Teâlâ olduğu gibi, şifâyı da gönderen, yaratan O’dur. Sebeplerine iyi yapışıp şifâyı Allah-ü Teâlâ’dan beklemelidir. Ayrıca insanın ihtiyaçlarının çeşitliliğine de değinen Râzî, ihtiyaçlar arasında iş bölümünün önemine vurgu yapmaktadır.

et-Tıbbu’r-Ruhânî’nin bir bölümünde ölüm korkusundan bahsedilmektedir. Burada bazılarının bedenle birlikte nefsin de yok olacağına inandıklarını söyleyen Râzî, yokluğa inananın korkmasına gerek olmadığını ifade eder. Çünkü yokluk varsa elem ve ıstırap yoktur. Oysa ölüm korkusundan kurtulmanın tek yolu, sonsuzluğa inanmaktır. Bu telkinler, insanda ölüm korkusunu azaltmanın veya en aza indirmenin pratik yollarıdır. Aslında insanın hayatı boyunca yokmuş gibi yaşadığı ama hayatının önemli bölümünde hissettiği ölüm korkusu, psikiyatri alanının en önemli sorunlarından biridir. Râzî’nin bu konudaki telkinleri de, böyle bir soruna yaklaşımı açısından, insanoğlu için büyük öneme sahiptir.

Hastalara Karşı Doktorların Tutumu Nasıl Olmalı?

Tıp etiği hakkındaki görüşlerinin Hipokrat ve Galen’in görüşleri ile benzerlik arz ettiği görülmektedir. “Ahlâku’t-Tabip” (Hekimlik Ahlâkı) ve “Mihnetü’t-Tabip” (Doktorun İmtihanı) isimli eserleri bu alanda yazılmış en önemli eserlerdir. Râzî bu eserleriyle, İslam dünyasında tıp ahlâkı alanında eser veren ilk âlimlerden biridir.

Eserlerde hekimlerin uyması gereken kuralların neler olduğu ve hastaya karşı sorumlulukları anlatılmaktadır. Bunun yanında hastaların da sorumluluklarından bahsedilmektedir.

Râzî’ye göre hekimin hastaya karşı sorumluluklarından en önemlisi de, hastaya son anına kadar yararlı olmak idi. Hipokrat’la ayrıldıkları en önemli nokta burasıdır. Hipokrat’a göre tıbbın görevi, tedavi edilebilir hastalıklarından tamamen kurtarıp, ağır hastalık hallerinde ıstıraplarını hafifletmektir. Tedavi edilemeyen hastalıklarda ise, hastanın tedavisinden uzak durulmalıdır. Oysa Râzî buna farklı yaklaşmaktadır. “Bir doktor hastalarını iyi olacağına inandırmalı ve onlara şifa ümidi vermelidir. Eğer netice alınacağından emin değilse, ruhun yaratıcı kudretine vücudun kulak vermesi gibi, doktor da henüz ölüm vukua gelmeden hastanın cesaretini arttırmalı, ona yaşama kudreti telkin etmelidir.”

Razi’nin önemle üzerinde durduğu bir başka konu da, hekimin hastaya karşı, fakir – zengin ayrımı yapmaksızın, son derece sabırlı ve şefkatli olması gerektiğidir. Hastaya cömertçe zaman ayırmalı, onu çok dinlemeli, kendisi az konuşmalıdır.

Teoriden Ziyade Pratiğe Önem Veren Tabip

Ebu Bekir Râzi’nin tıp alanına getirdiği en önemli farklılıklardan biri, teorinin yanında pratiğe de önem vermiş olmasıdır. Başhekimlik yaptığı hastanelerde, oluşturduğu çalışma sistemiyle, öğrencileri hem teorik eğitim alırken hem de pratik yaptırmış olması, tıp eğitiminde açtığı önemli bir çığırdır.

En büyük tıp eseri el-Havi adıyla meşhur olan 35 ciltlik, tıp ansiklopedisi mahiyetindeki eseridir. Razî, Hâvî’de birçok hastalığı incelemiş, bu hastalıkların belirtilerini, nedenlerini ve tedavilerini analiz etmiştir. Hipokrat’ın eserindeki bilgilerin muğlak ve düzensiz olduğunu beyanla tekrar ele almış ve bu eserde bulunan bilgileri sistematize ederek düzenlemiştir.

Bir başka önemli eseri olan el-Cüderi ve’l-Hasbe, kızamık ve çiçek hastalıkları ile ilgili önemli bilgiler vermektedir. Râzî bu eserinde, öncelikle bu hastalıkların etkenini araştırırken, diğer taraftan da klinik deneyler yaparak kendi bulgularını da kullanmıştır. Râzî, çiçek hastalığı ile kızamığın ayrı hastalıklar olduğunu ilk keşfeden kişidir. Ayrıca eklem romatizması ve böbrek ve idrar kesesi hastalıkları ve taşlarına dair bilgiler vermektedir.

Bazı Önemli Tavsiyeler

Râzî ilaç hazırlamada hem bitkisel hem de kimyasal maddeler kullanmıştır. Diyet ve pişirme kaplarına dair tavsiyelerde bulunur, yemek pişirmede dikkat edilmesi gereken noktaları vurgulardı. Fasulyenin gaz yapmaması için memba suyu ile pişirilmesini önermekteydi. Sirke içinde kuşkonmaz, patlıcan, soğan, biber turşuları ve portakal, erik, gül, kayısı reçelleri tarifleri de bulunurdu. Öğrencilerine daima, eğer bitkilerle tedavi edebiliyorlarsa, kimyasal ilaç hazırlamamalarını tavsiye ederdi.

Eserlerinde hastalıklardan korunma ile ilgili de önemli tavsiyelerde bulunmaktadır. Temiz havanın öneminden dolayı, ikametgâhların ve hasta odalarının sık sık havalandırılmasını tavsiye ederdi. Hastaların sık sık yıkanmasına özen gösterirdi.

Tıp Uğrunda Harcanan Bir Ömür

Râzî;

·         Ateşin, vücudun kendini savunma şekli olduğunu ilk defa ifade eden tabiptir.

·         Güneş çarpmasının kan dolaşımı ile ilgisini keşfeden kişidir.

·         Çiçek hastalığı ile kızamığın ayrı hastalıklar olduğunu ilk keşfeden kişidir.

·         İslam dünyasında tıp etiği alanında eser veren ilk âlimlerdendir.

·         Kimya bilimini tıp alanında değerlendiren ilk hekimdir.

·         Zührevî hastalıkları incelemiş, ameliyatlarda ilk defâ hayvan bağırsağını dikiş ipliği olarak kullanmıştır.

·         Civalı merhemleri de ilk defâ bulup tedâvide kullanmıştır.

·         Hafif müshilleri, inmelerde şişe çekmeyi, devamlı ateşli hastalıklarda soğuk suyu ilk olarak tatbik ve tavsiye etmiştir.

·         Tecrübî metodu uygulamış, bâzı hayvanlar üzerinde deneyler yapmış, tıp târihinde ilk defâ kobay kullanmıştır.

·         Gout (Damla hastalığı) ile romatizmayı birbirinden ayırdı.

·         Kalb enfarktüslerine karşı hacâmatı uyguladı.

·         Böbrek ve mesânedeki taşları ilaçlarla parçalatması veya ameliyatla çıkartmıştır.

·         Sülfürik asidin îmâlini gerçekleştirmiştir. Hattâ meşhur Avrupalı fen adamı Albert, bu asidin îmâlini onun eserlerinden öğrenmiştir.

·         Risâle fil-Hisbeti vel-Cedrî adlı eseri tıb târihinin ilk yazılı eseridir. 565 senesinde Lâtinceye çevrildi ve 1866 senesine kadar, kırk defâdan fazla yayınlandı

İlim Yolunda Feda Edilen Bir Çift Göz

Râzî’nin hayatının son demlerine gözlerini kaybetmiştir. Bunun için farklı sebepler söylenir. Kimyasal maddelerle uzun süre çalışması, zayıf ışıkta kitap okuması ve Horasan hükümdarı Mansur b. İshak’ın işkencesine maruz kaldığı ve bu sırada aldığı kırbaç darbelerinden dolayı gözlerini kaybettiği rivayet edilmiştir.

Ömrünün son zamanlarında gözleri görmez oldu. Kendisini ameliyât için gelen doktora, gözün yapısı ile ilgili sorduğu suâllere istediği gibi cevaplar alamayınca, ameliyat olmaktan vazgeçti ve gözün yapısını bilmeyen bir doktorun ameliyat yapamayacağını söyledi. 932 (H. 320) senesinde vefât etti.

Eserlerinin sayısı ile ilgili farklı rivayetler bulunmaktadır. Mahmûd Necmâbâdî’ye göre 272, İbn Ebû Usaybia’ya göre 238, Bîrûnî’ye göre 184, İbnü’nNedîm’e göre ise 167 eseri mevcuttur. En çok tıp alanında eser vermiş olan Râzî’nin, bu alanda 56 eseri mevcuttur.

Bu bilgiler ışığında Râzî, özellikle tıp alanında, çalışkanlığı, cömertliği ve özverisiyle meşhur olmuş, kendi döneminde büyük bir tabip olarak varlığını tıp dünyasına kanıtlamıştı. Gerek kendi zamanına gerekse de geleceğe bıraktığı miras tabiplerce günümüzde de kullanılarak devam etmektedir.

KAYNAKÇA

·         Bayram Ali Çetinkaya, İslam Düşüncesi Tarihi, (İstanbul: Pınar Yayınları, 2015)

·         Dr. Öğr. Üyesi Zehra Gençel Efe, Tabip-Filozof Ebu Bekir Razi ve Tıbba Kazandırdıkları.

·         Hüseyin Karaman, “Bir Biyografi Denemesi: Ebû Bekir er-Râzî”, Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi, 3/6, (2004/2)

·         Mahmut kaya, “Ebu Bekir Râzî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (İstanbul: TDV Yayınları, 2007), 34: 479;

·         Rehber Ansiklopedisi, razi mad.

·         Seyfi Kenan, “Hekim-Filozof Ebu Bekr er-Razi Bir Mülhid miydi?”, Divan Dergisi, (2001/1).


Yazan: Cihangir Hakpaye              İstanbul 

*Her hakkı mahfuzdur.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DÜELLO

"-et"

Berceste Kitaplar